Yazarlar

Engin Aksöz
engin.aksoz@bursadabugun.comİtalya filede dünyanın en büyüğü
2022.09.13 17:14 - Son Güncellenme: 2022.09.13 17:1420. FIVB (Uluslararası Voleybol Federasyonu) Dünya Şampiyonası'nda mutlu sona ulaşan takım İtalya oldu. Slovenya ve Polonya'nın ortaklaşa düzenlediği şampiyonada gök mavililer Katowice'de oynanan final karşılaşmasında ev sahibi Polonya'yı 3-1 yenerek bu kupayı 1990, 1994 ve 1998'den sonra dördüncü kez müzesine götüren ülke olmayı başardı.
Final maçıyla ilgili teknik değerlendirmeye geçmeden önce, şampiyona ile ilgili genel bilgiler aktarmak istiyorum.
Geride kalan 19 şampiyona itibariyle başarı sıkalasında eski adıyla Sovyetler Birliği (SSCB / Rusya) kazandığı 6 birincilikle zirvenin lideri konumunda.
Son şampiyon İtalya müzesine götürdüğü 19'ncu kupayla organizasyon tarihinin 4 birincilikle ikinci sırasında yer alıyor.
Bu iki ülkeyi Brezilya ve Polonya 3, Çekoslovakya 2, ABD ve Batı Almanya ise birer şampiyonlukla takip ediyor.
Turnuva sonunda seçilen 'rüya takım'a gelince.
Şampiyon İtalya'dan 3 oyuncu 4 ödül kazanırken, Polonya'dan 3, Brezilya'dan da 1 oyuncu bireysel ödüllere layık bulundu.
2022 FIVB Dünya Şampiyonası'nın bitiminden sonra yapılan oylamada jürinin seçtiği 'rüya takım' şu isimlerden oluştu.
En iyi smaçör: Yoandy Leal (Brezilya), Kamil Semeniuk (Polonya)
En iyi orta oyuncu: Mateusz Bieniek (Polonya), Gianluca Galassi (İtalya)
En iyi libero: Fabio Balaso (İtalya)
En iyi pasör: Simone Giannelli (İtalya)
En iyi pasör çaprazı: Bartosz Kurek (Polonya)
MVP: Simone Giannelli (İtalya)
Turnuva ile ilgili verebileceğimiz bir diğer ilginç notta İtalyan coach Ferdinando De Giorgi'nin performansıyla ilgili.
1990, 1994, 1998 dünya şampiyonalarında takımında oyuncu olarak yer alan De Giorgi 2022'de bu kez farklı bir formatta baş antrenör olarak görev yapıp, dördüncü şampiyonluğunu yaşadı.
Eski oyuncu yeni coach De Giorgi böylece bu unvanı iki farklı kulvarda elde eden ilk İtalyan olarak tarihe geçti.
De Giorgi 2021 yılında da Avrupa Şampiyonluğunu kazanan İtalya'nın teknik ekibine liderlik yapmıştı.
Parkenin içine dönecek olursak;
Final maçında beklentiler; son iki dünya şampiyonluğunun sahibi Polonya'nın Katowice şehrindeki maçta ateşli seyircinin desteğini de arkasına alarak kupayı İtalya'dan sonra üst üste üçüncü kez kazanan ikinci ülke olacağı yönündeydi.
Maç başlayınca tersi bir direnişle karşılaştı voleybol severler.
Ev sahibi yoğun tribün desteğine karşın istediği ritmi bir türlü tutturamazken, sakin kalan İtalya etkili hücum ve savunma performansıyla kupaya almaya kararlı komple bir takım görüntüsü sergiledi.
Uğultulu coşku ev sahibini strese sokup hata üstüne hata yaptırırken, çizmenin çocukları skoru kontrollerinde tutarak oyunu domine etmeyi sonuna kadar sürdürdüler.
Polonya'nın karşı çözüm üretemediği bir başka faktör; smaç servis üzerine kurguladığı hücum setlerinde çok iyi manşet savunması yapan gök mavili takımın verdiği kontraya çaresiz kalmasıydı.
İstisnalar dışında her servisin sonunda topu turnuvanın yıldızı pasör Simone Giannelli'ye çok iyi aktaran İtalya; bu oyuncunun organizasyonunda iki köşeyi çok etkili kullanarak ev sahibini deyim yerindeyse sürklase edecekti.
Manşetlerin aksamadığı pozisyonlarda takımı bir maestro gibi yönlendiren Gianneli'nin yeni yıldız adayı Alessandro Michieletto ile kurduğu kontakt; maçın momentumunun İtalya'nın elinde kalmasını sağlayan en önemli faktör oldu.
Atletizmiyle de sivrilen 21 yaşındaki genç yetenek Michieletto blok üstünden yaptığı olağanüstü hücumlarla Polonya'yı önlem alamaz durumlara düşürdü.
Ev sahibi takım köşelerde sıkışınca ortaya yöneldiyse de burada da duvar gibi bloklarına takıldı İtalya'nın. Lavia, Galassi, Michieletto kule gibi yükselerek filenin üstünü karartırken; Mateusz Bienik'in 3 numara hücumları, Bartosz Kurek'in 2 numarada tıkandığı dakikaları telafi etmeye yetmedi.
Sözün özü Polonya maç bitiminde çaresizliğine isyan ederken, İtalya çok iyi motive oldukları belli oyuncularının inanmışlıklarıyla kimsenin beklemediği bir şampiyonluğun sevincini yaşadı doya doya.
Bir noktaya daha dikkati çekmek istiyorum.
İtalya takım sporlarında hem erkekler, hem de bayanlarda dünyanın en iyileri arasında.
Bayan voleybolcuları Haziran ayında Ankara'da son etabı yapılan Milletler Kupası'nın şampiyonuydu. Erkeklerde geçen yıl Avrupa'nın, bu yıl da dünyanın en büyüğü.
An itibariyle devam etmekte olan Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda da Sırbistan'ı eleyerek çeyrek final vizesi aldılar.
Sözün özü; başarı denilince ilk akla gelenlerden birisi İtalya.
Polonya turnuva öncesi dizinden sakatlanarak ameliyat geçiren süper yıldızı Küba asıllı pasör çaprazı Wilfrede Leon'u fazlasıyla aradı.
Yer çekimine meydan okurcasına dikey sıçrayabilme yeteneğine sahip Kübalı smaçör 'bloklarla dalga geçen oyuncu' olarak biliniyor.
Voleybolda bazen bir kişinin performansı bile çok önemli.
Hele bu oyunca üstün donanımlı bir atletizm dehası olursa; maçın içinde yapacağı katkı daha çok aranır hale geliyor.
Leon turnuvada yer alabilmiş olsaydı; Polonya'nın finali bu kadar kolay bırakmayacağını düşünüyorum İtalya'ya.
Şampiyon gök mavililer gruplarda bizim çocukların rakipleri arasındaydı. Oynadığımız maçı da 3-0 kaybetmiştik.
Bana sorarsanız biraz da kazanacağımıza inanmamaktan, peşin peşin yenilgiyi kabullenmekten.
O maçta gözümde büyütmemiştim İtalya'yı. Her kesin yenebileceği bir takım gibi gelmişti bana.
Sonradan gruplarda vites arttırıp, sonu şampiyonlukla biten bir performansın sahibi oldular.
Voleybolda artık 2 metrelik oyuncular kısa sayılıyor. 2.02, 2.05, 2.11 ideal ölçüler oldu.
Yani basketbolculardan bir farkları kalmadı.
Atletizmler zirve yaptı, dikey sıçraması iyi olanlar hem diğerlerinden daha çok para kazandı, hem de karizmalar tavana vurdu.
Milli takımımızın gruptan çıkarak turnuva tarihinin en iyi derecesini elde etmesi ülkemiz adına bir tesellidir kuşkusuz.
Sevindiğimiz bir diğer şey de; Bosna asıllı pasör çaprazımız Adis Lagumdzija'nın an itibariyle bir dünya yıldızı düzeyine gelmiş olması.
Polonyalı Wilfredo Leon'un beyaz versiyonu diyebileceğimiz Adis dünyanın en iyi pasör çaprazları arasında ve milli takımın gücüne güç katmakta.
Yazarın diğer yazıları
- Zeynep Sönmez Türk tenisinde bir ilke imza attı 04 Temmuz 2025 Cuma, 17:22
- 'Merhaba ben Sezen Aksu'; nerede kalmıştık! 03 Temmuz 2025 Perşembe, 17:09
- Uludağ bir Bormio, bir Fuchsbachtal olabilecekken, 'Palandöken kadar' olamadı! 02 Temmuz 2025 Çarşamba, 17:35
- Küçülmek Tofaş'a yakışmadı... 01 Temmuz 2025 Salı, 17:38
- Kadınlar basketbolda madalya avucumuzun içinde kayıp gitti 30 Haziran 2025 Pazartesi, 17:43
- 'Efelerle Sultanlar' arasındaki fark 'gece ile gündüz' gibi 27 Haziran 2025 Cuma, 17:18
- Tofaş'ta yeni hoca belli oldu; şimdi sıra gideceklerle, yeni geleceklerde 26 Haziran 2025 Perşembe, 16:24
- İsrail takımları uluslararası organizasyonlardan men edilmelidir! 25 Haziran 2025 Çarşamba, 17:20
- Bursa AHT, BKSTV ile eski ve yeni Bursa festivalleri üzerine... 24 Haziran 2025 Salı, 17:55
- TVF Başkanı Mehmet Akif Üstündağ'a açık mektubumdur 23 Haziran 2025 Pazartesi, 17:44
Yazarlar
- Kabine revizyonu öncesi Bursa detayı... Yeni... Hasan Boztürk
- Bursa'da hayati anons: "Hazırlıklı olun" Hasan Yalçın
- Reel kesim iyimser! Elif Didem Danacıoğlu
- Hazırlıkla beraber "karar kampı" başladı! Çetin Sabırlı
- Markalaşma, ARGE ve İnovasyon üzerine..! Binay Kazan
- Bursa'mızın sahilleri ve kıyı mimari kimliği Prof. Dr. Murat Taş
- Kabine değişikliği ve Mehmet Şimşek'in durumu Metehan Demir
- Yarın faiz kararı ne yönde olacak? Levent Yılmaz
- Kazanan yine kasa! Emre Özpeynirci
- Köfteci Yusuf'un evcil hayvan yasağına tepki... Ramazan Başan
- Kıbrıs yatırımı riskli mi? Yeşim Mutlu
- Biraz bizden, çokça Engin ağabey... Ece Sarı
- İbrahim Balaban sergisi! Kamuran Vatansever
- Kişisel verilerin korunması kanunu kapsamınd... Av. Emircan Pirinççi
- Zeynep Sönmez Türk tenisinde bir ilke imza attı Engin Aksöz