Beşiktaş Başkanı Hasan Arat'ın açıklamasını okuyunca önce inanasım gelmedi.

Cumartesi günü Efe Aydan arayınca sordum.

'Sevgili Efe, Federasyon Başkanlığına aday olabilmen için gereken 18 imzayı toplayamadın mı yoksa?'

Doğruymuş meğerse!

Ne denilebilir ki böylesine garabet bir durum için.

Hasan Arat'ın sayesinde öğrenebildiğim bu ayıplı bilgi, Türk basketbolu için de ayıplı bir gerçektir.

Sizden imza isteyen sıradan birisi değil, bu sporun yaşayan efsanelerinden Efe Aydan.

Yanında da Erman Kunter gibi ayni paritede bir yol arkadaşı var.

Nesini beğenmediniz de, kapınızı çalınca ön yargılarla ve bin dereden su getirerek 'biz başkasına söz verdik, kusura bakma' dediniz!.

Hakikaten neden refüze ettiniz Efe Aydan'la arkadaşlarını öğrenmek isterim...

Dün iki kez telefonla arasam da ulaşamadım Efe'ye...

Muhtemelen 'son bir kez daha' diyerek yol arkadaşlarıyla ikna turlarına devam ettiği için kapalıydı telefonu...

Şaşırdık mı?

Hayır.

Yeniden hevesi kabararak yarışa giren kıdemli başkan Turgay Demirel'in pozisyonunun da Efe Aydan'dan farklı olacağını tahmin etmiyorum.

Daha önce de yazdım, söyledim, yine yazıp, söylemeye devam edeceğim.

Sportif performansını bir kenara bırakıyorum.

Hidayet Türkoğlu gelmiş geçmiş en başarısız ve en siyasi federasyon başkanıdır.

Gücünü Cumhurbaşkanından alma dışında bir becerisi de yoktur.

Neylersiniz ki senelerce sırt üstü yatarak, 'sıfır icraatla' idare ettikten sonra 'yumurta kapıya dayanınca' dağıtmaya başladığı ulufeler, yıllar yılı 'yandık, bittik, mahvolduk' teraneleriyle ağlaşan kulüp delegelerini meğerse ikna etmeye yetmiş!

Arkasından demediğini bırakma, yüzünü sana dönünce 'en büyük sensiz başkan. Seninleyiz' diye slogan at.

Hani zor durumdaydınız, hani iddia gelirleri yıllardır hiç değişmemişti?

Ne oldu öyle birden bire de dönüverdiniz!

'Bir kaç takım beleş forma ile malzeme yardımı alacağım' diye insan kulübünün haysiyetiyle, basketbolun biteceğini bile bile imza verir mi?

Demek ki veriliyormuş.

Efe'de Erman'da diğerleri de öğrenmiş oldular!

Abdi İpekçi yeniden 'Basketbol Gelişim Merkezi' adıyla açıldı ya;

Yeter de artar bile mevcut başkanın yeniden seçilmesi için!

Dibe vurmuş erkek ve kadın basketbolumuzla, küme üstüne küme düşen altyapı takımlarımızın prestijinin ne önemi var ki?

Mühim olan yeniden o koltuğa oturabilmek!

Savoi dükalığı kökenli diplomat Joseph de Maistre'nin çok beğendiğim 'ata sözü' kadar veciz tekerlemesi tam bugünler için söylenmiş sanki.

'Her millet layık olduğu şekilde yönetilir' buyurmuş filozof beyefendi.

Devleti yönetenleri eleştirmek, konunun uzmanı meslektaşlarımın işi. Benim işim sporla, basketbol.

Buradan hareketle 'milleti' 'basketbola' ulayıp yeni bir cümle kurarsak; 'Hidayet Türkoğlu ile devam ederseniz kusura bakmayın ama alayınız layığınızı bulur, bir 4 sene daha tepe tepe inim inim inlersiniz' yakıştırması cuk oturmaz mı?

Her şey çoktan ayarlanmış, iş bitmiş zaten.

Salon, şort, malzeme yardımı, 'gelince yaparız merak etmeyin' vaatleri filan. 

Kararlar verilmiş bile, aslına bakarsanız boşa kürek çekiyoruz.

'Layığınızla yönetilin e mi beyler, hanımefendiler'

Uçurumun kenarındaydık, dibine kadar düşelim.

Ne fark eder ki angaje olanlar için.

Zavallı Efe ile Erman'da onca birikimleriyle kariyerlerini ayaklar altına alarak, ' 'acaba bir ya da bir kaç tanesini kendimize çevirebilir miyiz? umuduyla kapı kapı dolaşmaya devam etsinler!

'Şeytan azapta gerek' demiş bir zamanların büyüklerinden birisi de...

Onun için üzülmeye bile değmez...

Basketbolu yarım asır öncesine götüren bir federasyon başkanıyla devam etmek

Basketbol Federasyonu seçiminde oy kullanacak delegelerden gerekli 18 oyu bile toplayamıyor.