İngiltere 56 yıllık kupa özlemini giderebilecek mi?

2022.11.30 17:38 - Son Güncellenme: 2022.11.30 17:38
A

Hiç aklımdan çıkmaz hala unutamadığım o final maçı.

Yani 1966 yılının 2 Ağustos'unda Londra'da İngiltere ile Batı Almanya (o zamanki adıyla) arasında oynanan 8'nci Dünya Kupası'nın final karşılaşması.

Yaş 14.

Çocukluktan, delikanlılığa evrilen köprünün ortalarında bir yerdeyim yani.

O zamanlar Yeşil Çay bahçelerinin hemen altında uncu Şevki'nin havuzlarında süs balığı beslediği iki katlı evinde oturuyoruz ailece.

Dönem arkadaşlarımdan birisi; Yeşil İslam Eserleri Müzesi'nin hemen altındaki zımpara gibi zemini olan Kurtoğlu sahasının ( o günler için konuşuyorum) ele avuca sığmayan golcüsü Orhan Kırıkçılar. (Gölcüklü lakabıyla anılırdı Orhan'ın babası. Kırılan kemiklerin uzmanıydı aile. Kol, bacak, el kim bir tarafını haşat ederse Orhanların evinde alırdı soluğu. Ortopediste gidilmez, babasına koşarlardı.)

Her pazar Yeşil Çay Bahçesinin acar çocukları(!) olarak Orhan'ın örgütlediği Kurtoğlulu arkadaşlarına konuk olur, düzinelerce goller yiyip, kös kös geriye dönerdik.

Olacak kadar; Orhan o günlerin Messisi, Ronaldosu gibi; üçer beşer atıyor da atıyor; biz çömezler de aval aval onu seyrediyoruz.

Hasetlenirdik niye onun gibi oynayamıyoruz diye; Orhan yetenekleriyle çok iyi bir futbolcu oldu sonraki yıllarda; biz de kendi yolumuzdan yürüdük.

Lafı uzatmayayım o 2 Ağustos 1966 pazar gününe denk gelen Kurtoğlu buluşmasını iptal ettik çuvalla goller yiyen Yeşil Çay Bahçesi gençliği olarak!

Dünya Kupası finali oynanacaktı çünkü; televizyon henüz bizim için icat edilme aşamasında(!); radyodan dinleyeceğiz maçı.

El ayak çekiliverdi öğleden sonra; transistörlü radyomuzu açtık oturduk karşısına; maç başlasın diye merakla bekliyoruz.

Maçın spikeri de; bir süre önce aramızdan ayrılan, duayen yorumcu Halit Kıvanç.

'Hiç unutamam o maçı' demiştim yazımın başında.

Sadece maçı değil, kadrosunu da unutamadım; bugün gibi aklımda.

'Şimdi say' deseniz gözü kapalı papağan gibi tekrarlarım on birleri.

İngiltere: Gordon Banks, George Cohen,  Jacky Charlton, Bobby Moore, Ray Wilson, Nobby Stiles, Bobby Charlton, Martin Peters, Alan Ball, Geoff Hurst, Roger Hunt,

Teknik Direktör: Alf Ramsey

Batı Almanya: Hans Tilkowski, Horst Höttges, Willi Schulz, Wolfgang Weber, Karl-Heinz Schnellinger, Franz Beckenbauer, Helmut Haller, Wolfgang Owerath, Uwe Seeler,  Siegfried Held, Lothar Emmerich,

Teknik Direktör: Helmut Schön

Henüz oyuncu değişikliğinin uygulanmadığı, ilk onbirde yer alanın sonuna kadar mücadele ettiği kurallar geçerliydi 1966 Kupası'nda.

Diyelim normal süre ile uzatmalar berabere bitti, penaltı atışlarına geçilmez, ertesi gün tekrar edilirdi maç.

Halit ağabeyin şiir gibi anlattığı maçı; İngiltere uzatma dakikalarında bulduğu 2 golle 4-2 kazanarak tarihinin ilk ve son dünya kupasını havaya kaldırmıştı.

(Normal süre 2-2. Goller: Hurst (3), Peters (İngiltere); Haller, Weber (Batı Almanya)

Finalin en dramatik tarafı; durum 2-2 iken uzatmalarda Hurst'un vurduğu kafanın önce üst direğe, sonra çizgiye çarpması, oyuncular anlık tereddüt yaşarlarken, maçın Azeri asıllı Rus yan hakemi Tevfik Behramov gol kararı vererek santraya koşturmasıydı.

(Çok sonraları sinemada seyretmiştim bu maçı, bir dünya kupası kolajı şeklinde ve bağımsız bir film olarak vizyona girdiğinde. Yukarıda izlemişim gibi anlattım fark etmişsinizdir. Halit Kıvanç farkı buydu işte. Anlatmaz adeta yaşardı maçları mikrofon başında)

Kısa bir tereddüdün ardından İsviçreli orta hakem Gottfried Dients'te Behramov'a uyunca İngiltere 3-2 öne geçecekti. Ardından Hurst İngiltere adına bir gol daha atarak skoru 4-2'ye getirecekti.

Hurst'un kafasının gol olup olmadığını Halit ağabey bile çözemedi mikrofon başında.

'Alman oyuncular hakem Behramov'un etrafında. Sürekli itiraz ediyorlarsa da galiba karar değişmeyecek. ' yorumunda bulundu.

Değiştirmedi de zaten. Maç 4-2 bitti, İngiltere şampiyon oldu.

O yıllarda 'VAR' uygulaması olsa (!) değişir miydi derseniz?

Bugün hayali görüntüler üzerinden yapılan yorumlarda bile kesin sonuca varılabilmiş değil!

Tartışmalı gol kararını veren Azeri asıllı hakem Tevfik Behramov sonradan çok meşhur oldu. Bakü'deki bir stadyuma ismi verildi.

Çok eskilerde kalmış bu maçın bende iz bırakan anısını niye yazdığıma gelecek olursak.

1966'dan 2022'ye kadar geçen 56 yıllık zaman dilimi içinde İngiltere'nin katılabildiği dünya kupalarında elde edilmiş en küçük bir başarısı bile yok, o eski başarısı ile avunmakla yetiniyor da ondan.

Bırakın şampiyonluğu; ikinci bir final ya da ikincilik, üçüncülük;

Hiç birisini yakalamadılar!

Üzerinden güneş batmayan imparatorluğun topçuları; 2022 Katar'da gruplarında oynadıkları iki maçı farklı skorlarla (İran 6-2, Galler 3-0)  kazanınca; bir şeyleri değiştirebilecekleri hissine kapılıverdi otoriteler.

'Acaba bu kez başarabilecekler mi?' sorusu ciddi ciddi tartışılıyor futbolseverler arasında da.

Son olarak evinde düzenlenen Euro 2020 (Avrupa Şampiyonası) organizasyonunda İtalya ile final oynayan İngiltere rakibine penaltı atışlarıyla 3-2 yenilerek hayal kırıklığı yaşamıştı. (Normal süre 1-1)

Şimdi Katar'ın sıcak çöllerindeki organizasyon sona erdiğinde elinde avucunda bir şeylerle dönebilir mi evine İngiltere?

Futbol bu; kesin konuşulmaz elbette.

Her şey sahada dökülen terin karşılığını tam olarak vermekten geçiyor.

Ben 'önce son 16 turunda Senegal'i geçsinler bakalım!' diyorum.

Çünkü Afrika temsilcisi sürprize açık bir takım ve her koşulda zorluk çıkartabilecek kapasitede kadro var elinde.

Şunu da söylemem gerekir.

Şampiyonada mücadele eden klasik kadroları; yani Jordan Pickf, Kyle Walker, Harry Maguire, John Stones, Luke Shaw, Jordan Henderson, Jude Bellingham, Marcus Rashford, Phil Foden, Declan Rice, Harry Kane'den oluşan ilk on birleri öyle kolay pes edecek gibi görünmedi.

Galler'i 3-0 ile geçerken çok koşan, sahanın her tarafından rakibe baskı uygulayarak hataya zorlayan takım kimyaları ile ön plana çıktılar.

Özellikle forvet hattının her bölgesinde oynayabilen, iki ayağını da ayni verimlilikle kullanabilme gibi ayrıcalıklı bir özelliğe sahip Manchester Unitedli Marcus Rashford çok yetenekli bir oyuncu.

Bir maç izlemek insana neler neler hatırlatıyor, nereden nereye alıp götürüyor değil mi?

Ne güzelmiş o yıllar; iyi ki yaşamışız.

Başta sevgili Orhan Kırıkçılar olmak üzere çocukluk arkadaşlarımın da kulakları çınlasın!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları