Hiç kimse Bursaspor'dan daha büyük değildir...

2025.03.17 17:22 - Son Güncellenme: 2025.03.17 17:22
A

Oğlum Yağız evlenip, barklanmadan önce bizimle yaşarken yemek konusunda çok seçici birisiydi.

Önüne konulanlara burun kıvırarak mızmızlık yaptığı her seferinde ben de eşime dönerek espriyle karışık 'yemezse yemesin aç bırak !' diye çıkıştığımı hala unutabilmiş değilim.

Bir ironiydi elbette; evladının karnının boş kalması üzerinden annesini kurgulamaya kalkmak.

Kuşadasıspor maçı biter bitmez şeytan dürtmüş olacak ki; aklımda birden ne kadar kötü senaryo varsa sırayla resmi geçit yapmaya başladı.

Eleye eleye nihayetinde oğlum Yağız'a yıllar önce yakıştırdığım o cümle üzerinden yüklenmeyi uygun buldum !.

Yönetim; kaybedilmiş hiçbir şey yokken alayının yeniden hizaya gelebilmeleri için oyuncularını bir süreliğine aç bırakıp (!) 'dünya kaç bucakmış' anlamalarını sağlamalı.

'Aç bırakın'dan kastım; kazanınca primi nasıl analarının ak sütü gibi hak ediyorlarsa; yeri ve zamanı gelince 'ceza' isminde bir yaptırımın da demoklasin kılıcı gibi tepelerinde sallandığını anlamaları içindi.

Melek gibi bir başkanla, en az onun kadar naif ve sabırlı bir yönetim kurulunun üzerine titrediği oyuncularına önce sert bir bakış atıp, ardından kulaklarını köklerine kadar çekerek 'bu daha başlangıç' tarzında bir gözdağı verebilir mi hiç sanmıyorum.

Çünkü 'onlar onlara', yani 'şampiyon olunacağına' sonuna kadar inanmışlar...

Ne olursa olsun;

11 puanlık 'kapanmaz' denilen farkın göstere göstere 5'e kadar inmesinden sonra; sarsılmaz ve gerçek otorite yönetimin mutlaka futbolcularla, teknik ekibe kesilecek bir faturası olmalıdır.

Para pulun sorun olmadığı bir kulüpte üst kademe görevini kusursuz yerine getirirken; oyuncu ve teknik adam cephesinde işler eskisi gibi 'tıkır, tıkır işleme' yerine ağır aksak gitmeye başlamışsa ' olur böyle vakalar' diyerek kulakların üzerine yatmak büyük bir yanlış olur.

Sahadakilere sesleniyorum;

Enes Çelik'le arkadaşlarının göreve başladığı ilk gün itibariyle küllerinden yeniden doğabilmesi için  olağanüstü çaba sarf ettiği Bursaspor'un an itibariyle 'en zayıf halkasısınız' haberiniz olsun.

Taraftarlarımızı ise ben değil; Türkiye konuşuyor;

Tribün şovlar; büyüğü, küçüğüyle her takımın camiasına 'ah bizde de böyle görüntüler olsa' diye iç geçirtirken; icraatın icracıları olarak sizlerin patinaj yapmaya başlaması sinirlerimize dokunuyor, ağzımızdan daha kötü şeyler çıkmaması adına yutkunuyoruz.

Futbol oynamadan kazandığınız maçların yüzü suyu hürmetine; dökülmeye başladığınız şu günlerde üretecek mazeretiniz kalmadı.

Silkiniz, kendinize gelin; haftalardır dişlerini sıka sıka sizlere biraz da metorozi desteğini sürdüren bu büyük taraftarın sabrını daha fazla taşırmayın !.

O öfke; zincirinden koparak bir ayağa kalkarsa pişmiş aşa su katılır ki;

Sakın, sakın; Allah korusun...

Karşıyaka'nın parasız, pulsuz, yönetimsiz, yokluk içinde kıvrana kıvrana sürdürdüğü zirve takipçiliğine bakarak kendinize bir an önce çeki düzen vermenizi öneriyorum.

Evet; bu grupta hala en güçlü sizsiniz;

En iyiler de sizlerin aranızda;

Ama bunlar söylemekle olmuyor; icraat gerek icraat...

Bir de kusura bakılmazsa; ben Pablo Martin Batalla'nın 'antrenör olanını' değil 'futbolcu tarafını' alayım !.

İlki süper, çok özel ve çok güzeldi.

İkincisi henüz emeklemekle meşgul.

Belki ileride bir gün orayı da becerecektir.

Ama şimdi değil;

Takımın en büyük ihtiyacının bir pivot santrfor olduğunu dışarıdan izlemiş kör sultanlar haykırırken; ara transferde tercihini apar topar satılan Eren Tunalı'dan bir gram fazlası olmayan sağ bek Berkan Mahmut Keskin için kullanıp; en eksik yeri bile bile pas geçen ben miydim yoksa başkan Enes Çelik başkan mı ?

Bu yazı üzerinden ve sosyal medyadan hakaret etmek için aportta bekleşenlerin haberi olsun; Benim derdim Pablo Martin Batalla değil, Bursaspor'dur..

Hiç kimse de Bursaspor'dan daha büyük değildir!..

Not: Bu yazı Pablo Martin Batalla'nın ayrılma kararı almasından önce yazılmıştır.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları