'Yazmayayım' diyordum ama; Beşiktaş gibi asırlık bir kulüp, Bursaspor'a karşı terbiyesizlikte 'istihab haddini' aşan Sırp antrenörüne sahip çıkmaya devam edince duramadım.

İki takım taraftarı arasındaki husumetten bağımsız olarak söylüyorum;

Beşiktaş; Hakkı Yeten gibi 'bir baba' ile Süleyman Seba gibi ' tepeden tırnağa beyefendi' bir insanın başkanlığını yaptığı ayrıcalıklı ve önemli bir kulüptür.

Ben henüz toy bir gazeteci iken Bursa'ya maça gelen kara kartalın 'baba Hakkı'sının protokolde yer bulamayıp, ayakta kaldığını görünce, basın tribününün boş kalmış bir sandalyesinde oturmasına yardımcı olmuş birisiyim.

O günün fiziki imkanlarıyla bir futbol duayeninin arkalarda kalmasını içlerine sindiremeyen meslek büyüklerim akabinde kendisini bir ön koltuğa davet ederek maçı rahat bir şekilde izlemesini yardımcı olmuşlardı.

Benim için Beşiktaş bu jestime 'sağ olasın evlat' diyerek karşılık veren Baba Hakkı ile sonradan tanıyarak, centilmenliğine hayran kaldığım Süleyman Seba'dan ibarettir.

Sonraki Beşiktaş'ın benim için önemi yoktur.

2004'deki küme düşme ile iyice ivmelenen bu tatsız ve çirkin tribün rekabetine; Bursaspor basketboldan Beşiktaş'a transfer olan Sırp hoca, gereksiz bir hareketiyle de iyice tuz biber ekti.

Avtodor'dan kovulup iş bekleyen 'sinek sekizli' bir antrenörken, Bursaspor'un el uzatmasıyla palazlandığı o günleri ne çabuk unuttun Dusan?

Bugün bir kariyer sahibiysen sebebi Bursaspor ise, sonucu Beşiktaş'tır.
Bir zamanlar ekmeğini yediğin kapıya karşı sergilediğin terbiyesizliğin hiç unutulmayacak.

Beklerdik ki bir tepki de, vicdanlı Beşiktaşlılarla, şubenin aklı selim sahibi yöneticilerinden gelsin.

Nedim Yücel'in o tarakta zaten bezi olmaz da (!); şube sorumlusu Umut Tahir Güneş'in tombalacı coachunun eli omzunda çekilmiş  fotoğrafı; çirkinlik abidesi Sırp'a verdiği en büyük ödülüdür; hiç ama hiç yakışmamıştır.

Deyim yerindeyse 'aferin sana hocam; az bile yaptın' demek istemiştir!

Yazılı ve görsel medyanın fazla üzerine gidemediği bu terbiyesizliğe; basketbol camiasından ortak ses ve tepki yükseldi.

TÜBAD Sırp coachu kınayan bir açıklama yaparken; Sözcü Gazetesi'nde de basketbol yorumları yapan eski hakem Fatih Söylemezoğlu 'go home Dusan' başlığı ile hareketin yanlışlığını eleştiren güzel bir yazı kaleme aldı. (Meraklısı için sosyal medyada x hesabımla, facebook'ta paylaştım. Basketfaul sitesine girerek de o yazıyı okuyabilirsiniz)

Beşiktaş Yönetiminin tepkisiz geçen her günü, Baba Hakkısı ile Süleyman Sebasının yattığı yerde ruhunu sızlatır.

Bugünün başkanı, eski milli basketbolcu beyefendi insan olimpik Hasan Arat'ı da zan altında bırakır.

Büyük Atatürk'ün altını çizdiği gibi spor dostluk, barış ve kardeşlik.

Aynı zamanda ahlak ve fazilet demektir.

Bırakın Beşiktaş'ı; hangi kulüp olursa olsun böyle bir edep dışı eyleme destek veremez, vermemelidir.

Geçmişte benzeri bir hareketi nedeniyle futbolcusu Pascal Nouma'yı layığıyla cezalandıran siyah beyazlı camia, basketbola kara bir gölge gibi düşen bu edepsizliğe de ani hassasiyetle yaklaşmalıdır.

Dusan bu hareketini Bursaspor çatısı altında yapmış olsaydı yine ayni tepkiyi gösterirdim.

Onun için diyorum ki;

Kovun bu antrenörü hak ettiğini bulsun.

Kaybetmez kazanırsınız;

Kulübü cesaret edemiyorsa; Basketbol Federasyonunun Disiplin Kurulu en ağır maddeden hareket ederek gereğini yapmalıdır.

Dusan Alimpijevic yaptığı bir yanlışıyla bir orman büyüklüğünde çam devirdiğin acaba farkına varabildi mi?

Türkiye'de bundan böyle Beşiktaş'tan başka bir yerde çalışamaz!

Avrupa'da Euroleague seviyesinde de makul bir antrenör olarak kabul göreceğine ihtimal vermiyorum.

Benzeri bir eylemle günün birinde kendisinin de karşılaşabileceği endişesini taşıyorsa istifa edip, ülkesine dönmelidir.