Ne değişti de; sezona Türkiye'de ve Avrupa'da 6/6 yaparak başlayan Frutti Extra Bursaspor; bir anda tersten esen rüzgarla birlikte savrularak yerle yeksan oluverdi?.

Altıda altıdan, dörde sıfıra evrilmek pek hayra alamet değil çünkü.

'Türkiye'nin takımıydık' sezon başında; yere göğe sığdıramıyordu ulusal medya;

Bu kadar kısa sürede paraşütle inişe geçmenin nedenleri doğru saptanamazsa: elde kalan karizmada çizilebilir ondan korkarım.

Hoca değişmedi  ayni Dusan Alimpijevic;

Kadro değişmedi tersine Sindarius Thorwell'le güçlenildi;

Seyirci eksilmek şöyle dursun her maç biraz daha üzerine koyarak salona sığmıyor.

O zaman ne peki?

Değişen takımın huyu suyu ile havası.

Medya pohpohlamasıyla 'ben artık büyük oldum' sanrısına kapılarak kendi kimliğinden uzaklaşması.

Şöyle de diyebiliriz.

Rakipleri artık Bursaspor'u çözdü.

Sert ve temaslı savunmamızla dikkati çekiyorduk; aynen karşılık vermeye başladılar.

Tanıdıkça vites arttırarak oynamaya başladılar; biz ise yumuşakçalara döndük.

Eskisi gibi savunma yapamıyor, yanı sıra o bilinen hücum setimizle rakip çembere gidemiyoruz.

Çözümün öznesi ise Needham.

Oyun kurucusu ABD'linin düzen dışına çıkartıldığı hiç bir maçını kazanamıyor Frutti Extra Bursaspor.

 Dün de sıra Galatasaray'daydı.

Maç boyunca çok yakından alarak ve olabildiğince temaslarla yıpratarak devre dışı bıraktılar Needham'ı.

Hakemler de karşı tarafa özgürlük tanıyınca Needham, Needham olmaktan çıkıp, bambaşka birisi gibi oynamaya başladı. Aldığı 5. faulü basketbola yeni başlayan çocuklar bile yapmazdı.

Kendini de kaybetti, saha içinde kontrolünü de.

Geçen yıl verimli olamadığında Andrew Andrews takımın liderliğine soyunuyordu.

Kendi şutunu yaratan, dışarıdan skor bulamazsa çembere giderek bitiren Andrews, hem 1 hem 2 numarada ayni katkı ile oynayınca takımın keyfine diyecek olmuyordu.

Geçen sezonun Needham & Andrews iş birliği son yılların en iyi kısa performanslarından birisiydi.

Rakipler tutamayınca, Frutti Extra Bursaspor coşuyordu.

Şimdi ise bu kalibrede bir ikinci kısa skoreri yok Bursaspor'un.

O ne kadar oynarsa o kadar iyiyiz, tutulunca her bir tarafımız ağrımaya başlıyor!.

Setleri oynamadan, çembere gidemeden, boş şutları sokamadan nasıl maç kazanacağız?

Sınırsız bir hayranlıkla övgüler düzmüştüm yıllardır Bursaspor staffının oyuncu seçimlerine.

Utanmasam hepsiniz geri alacağım; 'yanılmışım' demek de istemiyorum.

Yeni transfer Sindarius Thorhwell nasıl söylemeli Allah'a emanet (!) bir oyuncu.

Takıma katkı getirsin diye aldığınız bir ABD'li Galatasaray maçını oynadığı 8:47 dakikada 0 sayı ile tamamlıyorsa Bursaspor'da bir dakika bile durmamalı !.

Takımın kısa rotasyonundaki diğer isim Antony Clemmons dün gece çembere giderek bitirme dışında istatistik kağıdının her tarafını doldurarak 16 sayı üretse de bir 'Andrew Andrews' güveni veremiyor.

Tedirgin oluyorsunuz top onun eline geçince. 'Ya bir sakarlık yaparsa' endişesi ile izliyorsunuz.

Dün Galatasaray'a karşı takımın lider uzunu Zach Auguste'da kötü oynadı. Nedendir bilinmez isteksiz bir görüntüsü var maça girince.

Biraz daha sert oynayarak, çemberi iyi korumalıydı. Zayıf ve dirençsiz kaldı. Böyle bir maçta sadece 3 ribaunt 8 sayı üretmesi doğrusu düşündürdü.

5yabancınızdan ikisi hatta üçü ağırlığını koyamazsa böyle kritik maçları kazanamazsınız.

31/67 saha içi yüzdesi (% 46,3) 19/39 iki sayı (% 48,7),  12/28 üç sayı ( %42,9), 14/21 (% 66,7)  serbest atış istatistikleri maçın neden kaybedildiğinin matematiksel açıklamasıdır.

Özetlersek savunma yapamadığımız gibi iyi hücumda edemedik. Şutlar girmedi. En kritik anlarda yapılan basit top kayıpları işin tutu biberi oldu. Bütün yük Galatasaray kısaları tarafından sert darbelerle yıldırılmaya çalışılan Onuralp Bitim'le; 4 numara dışında  gerektiğinde sırtı dönük post up yaparak yaklaştığı çemberden yakın mesafeli şutlarla skor arayan Dave Dudzinski'nin üzerine bindi.

Sevindirici tarafımız; hiç geri adım atmadan maça sonuna kadar asılmamızdı. Bu karakterimizle de zaten fark yaratıyoruz.

Seyircinin hakemlere yönelik kısa süreli reaksiyonu gözlemcinin rapor kağıdına tek tek yazıldığı için başımız ağrıyacaktır. Atılan yabancı maddeler o şahane ambiyansa hiç yakışmadı. Edilen anonsun karşılığı da inşallah salon kapatmaya kadar gitmez.

Sonuç olarak tahriklere kapılmadan sakin kalmak gerekiyor.

Hakemlerin daha doğrusu Serdar Ünal'ın zorluk derecesi yüksek maçta yanlış düdükleri oldukça fazlaydı. Sonuçta işi VİP'den seyirci atmaya kadar götürdüler.

Galatasaraylı Dee Bost'un oyun durunca sürekli tribünlerle oynamasıyla, rakip coach Andreas Pistiolis'in kışkırtıcı hareketleri en azından bir teknik faul yemeyi hak etmişti. Nedense göremediler!.

Daha 4 maç önce kurduğu kadrosu ve coachu ile yerden yere vurulan Galatasaray NEF kısa sürede kendini inanılmaz toparlamış.

Maçı da kısalarının performansıyla kazandılar. Dee Bost 1 numarada takımı harika yönlendirip, çok yüzdeli şutlar sokarken; yeni transfer McGee'de son çeyrekte müthiş oynayarak maçı çeviren oyuncu oldu. Türk basketbolunun yeni yıldızlarından Sadık Emir Kabaca'nın 4 numaradan yaptığı katkılar da gecenin unutulmazları arasındaydı.

Üçlüklerini maçın en kritik anlarında eli titremeden göndererek Bursaspor'un nefesini kesti. Çaktırmadan 17 sayı yapan Caloıaro 'maçın x faktörü' oldu diyebiliriz.

Sonuç itibariyle müthiş enerjili oynayan ve çok iyi savunma yapan Galatasaray NEF hak ederek kazandı.

Yıllar sonra basketbol maçlarında salon son koltuğun kadar dolmaya başladı.

Çünkü şube son 4 maç dışında başarılıydı. Taraftarı da kendisine iyice alıştırdı.

Onun için başkana 'bu seyirciyi küstürmeyin' derim.

Böyle devam edilirse; boş koltuklu eski günleri görmemiz yakındır.

Peki çözüm?

Yeniden ayağa kalkabilmek için takıma Thorhwell'in yerine kesinlikle potansiyeli yüksek yeni skorer takviyesi şart.

Bana kalsa Clemmons' u bile gönderirim.