Yenildik; ortalık yine toz duman!

'Ben dedimdi; ben söyledimdi', ben şey ettimdi'

Neyi  söylediniz, neyi dediniz, neyi şey ettiniz!

Klişeleşmiş cümlelerin öznesi aynı

'Beceremiyorsunuz bu işi'

' İstifa edin, istenmiyorsunuz'

Kimler mi?

Ömer Furkan Banaz, Ali Nur Aktaş, İsmail Ertekin, eyyamcı medya!

Hepimiz Bursaspor'u bırakıp gitsek bile; bunların derdi bitmez!

Muhatap bulamayınca; kendi kendilerine kavga ederler!

Ediyorlar da...

Ne küfürler, ne hakaretler; okuyunca  nutkunuz tutulur, yüzünüz kızarır.

'Öneri' deseniz alakaları yok.

Biletler daha ne kadar ucuzlatılır, onun peşindeler. 

Kulüp batmak üzere; düşündükleri şeye bakın.

Sorun bugünlerden çok öncesinde; şampiyon başkanın dönemi dahil, bugüne kadar gelenlerde.

Hesap sorulacaksa oradan başlanmalı.

Yıllar sonra bir meslektaşın kitabını okuyunca öğreniyoruz!

Şampiyon Yazıcı'nın yönetiminde o günün futbol şube sorumlusu oy çokluğuyla görevinden azlediliyor!

İçeriden birileri menacerlerle iş tutup, oyuncu transferlerinde anormal fiyatlar çektirerek kasadan fazla fazla çıkan paraları kırışıyorlarmış!

Görevinden azledilen yönetici de kalkıp savcılığa  suç duyurusunda bulunuyor, 'böyle böyle oluyor' diye.

Sonuç; sıfıra sıfır, elde var sıfır!

Götüren götürdüğüyle kalmış.

Şampiyon yönetim böyle yaparsa; sonradan gelenler neler yapmaz ki?

Mütevazi maaşıyla çalışırken nasıl oldu da birden bire Yenişehir'den arsa, arazi kapatmaya başlamış birisi?

Bilmiyorduk rahmetli Adnan Alp yazınca ortaya çıktı.

'Bizimle uğraşıyor' diye dönemin başkanı tarafından mahkemeye verilmişti Adnan Alp.

Üzüntüsünden kanser oldu çocuk, sonra da yaşamını yitirdi.

Dönemin şaibeli harcamalarının hesabı sorulamadığı için bugünlere kulübün enkazı kaldı.

En az suçlular, en çok eleştiri alanlar oldu!

Şimdi elde yok, avuçta yok; enkazın altındakilerle değil, üstündeki molozları temizlemeye çalışanlarla uğraşıyoruz.

Takım kötü, takım bir şey oynamıyor, ilerisi için umut ta yok.

Mecburiyetten bu yaşanan süreç; çünkü değiştiremiyorsunuz.

O zaman eleştirmek de ne oluyor?

Eski başkanlar;

İş adamı, sanayici, esnaf, tüccar, normal Bursasporlu;

Yek vücut olmadıkça bu gemi fırtınalı denizden sakin sulara dümen kıramaz.

Güç birliği yapmak, el ele vermek kaçınılmaz.

Öncelik avro ile, dolar ile, altın ile borçlandırıp bırakanlarda.

İlk sıraya onların isimleri yazılmalı.

Hibe etsinler alacaklarını; kapı bir kez açılırsa diğerleri sıradan gelecektir.

'BTSO neden sessiz kalıyor' diye bilmem kaçıncı kez ricada bulunuldu.

Kılı kıpırdadı mı kimsenin ?

Hayır...

Yanlış yönetenler fatura ödemeden, sade vatandaşı Bursaspor'a yardım için zorlayamazsınız.

Birilerinin işaret fişeğini yakması gerekiyor.

Onun için;

Sahada oynamaya çabalayan gençlerle, onların başındaki teknik kadro mevcut başarısız tablonun en masum profilleridir.

Ağırımıza gidiyor, içimize sindiremiyoruz biliyorum ama;

Düzlüğe çıkabilmek için de başka bir sihirli formülü yok elinde Bursaspor'un.

Çekip, gidenler bıraktıklarını bağışlamadıkça üzerine ölü toprağı serpilmiş bu camiayı harekete geçiremezsiniz.

Demem odur ki;

Eleştirmek tek başına çözüm değil, öneri de sunmak gerekiyor.