Bilgisayarımın başında ülkede ve dünyada olup bitenlere bakınırken, karşımdaki masada yemeğini yudumlayan medyanın arı gibi çalışkan editörlerinden Zeynep Yerekonmaz bombayı bırakıverdi.

'Engin ağabey yine uçmuşsun. Tebrikler!'

Zeynep'in kanat takıp uçtuğumu ima ettiği şey; dünkü yazımın 'Bursada bugün okurları' tarafından rekor sayıda tıklanması.

Bundan sonrasında biraz sitem; biraz da teşekkür ederek devam edeceğim.

Genelde hep böyle oluyor;

Bursaspor'un dışındaki köşe yazılarım istediğim seviyede hoşlarına gitmiyor okurlarımın...

İbre ne zaman Bursaspor'a dönüyor anında tavanı görüyorum.

Site Bursalı, ben Bursalı, tuttuğum takımım 'Bursaspor' olunca okur da haklı olarak her Allah'ın günü yeşil beyaz haber yapayım yanı sıra, transfer dedikoduları vereyim istiyor!..

Heybemdekiler dün yazdıklarımdan ibaretti.

Serdar Aziz, Furkan Soyalp, Ertuğrul Ersoy'un üzerine yenilerini eklemem için izninizle benim biraz istihareye yatmam gerekecek !

Espri bir yana;

Spor salt 'futboldan' ibaret değildir sevgili okurlar;

Bunun basketbolu, voleybolu; hentbolu, atletizmi, olimpik sporları da var;

Sizin için de farklılık olur, gündeminizde bulunsun istedim.

Mümkün olduğunca okuyarak öğrenmeye çalışın...

Meslek yaşamımın bana verdiği birikimle; açtığım farklı pencereler üzerinden ufkunuzu genişletmeye ve sizlere yardımcı olmaya çalışıyorum.

 Bu köşeden süreç içinde de 'Lionel Messi, Cristiano Ronaldo, Robert Lewandowski'de Bursaspor'a gelmek istiyor' türevinde asparagas orijinli palavraların yerine; ayakları yere basan maktul ve mantıklı transfer hamleleri duyacaksınız.

Başlığımda altını çizdiğim gibi.

'Çok okunup tıklanmak için hep Bursaspor yazamam ki!'...

Kusuruma bakmazsanız eğer samimi bir itirafta bulunacağım.

Ben spor yazarıyım, futbol değil...                         

 Küllerinden yeniden doğanlar

Bursaspor gelmek üzere;

Eskişehirspor'da gözünü karartarak yola çıkmış durumda;

Bizim mahalleden Kocaelispor 16 yıl sonra ait olduğu yere yani Süper Lig'e dönüş yaptı.

Sıra önce Bursaspor;

Sonra Eskişehirspor'da.

Türk futbolunun olmazsa olmazlarının silkinişi; bu sporun geleceği içinde çok önemli.

İstanbul'un 'mahalle arası kulüplerine' teslim olmuş Süper Lig'in yeniden ayağa kalkması olacak Bursaspor, Eskişehirspor ve Kocaelispor'un yeniden birlikte ve ayni yerde oynamaya başlamaları.

Bomboş tribünler gidecek;

Yerlerine heyecan gelecek, renk gelecek, seyirci gelecek, koreografi.

Coşku tavan yapacak; taraftar nedir, ne değildir Süper Lig'in sözde büyük, özde küçüklerinin kafasına çivi gibi çakılacak.

Dilerim ve isterim ki zincirin eksik kalan halkası Sakaryaspor'da silkinerek kendine gelir. 

'Şahaserler' birer birer uyanmayla başladı;

Bundan sonra gerisini 'İSTANBUL' düşünsün.

Böyle kural mı olur?

Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Beşiktaş kalecisi Mert Günok'un Fenerbahçeli El Nesri'yi karşı karşıya kaldığı pozisyonda ayaklarını eline satırı almış kasap gibi sıyırarak yere indirmesine VAR'dan hiçbir uyarı gelmedi.

Mert Günok'un ilk hamlesi topa gözükse de; sonrasında iki bacağıyla Yusuf En Nesyr'yi uçurarak taca çıkartıyor.

Mert'in ilk müdahalesine bakılarak 'hareketi topaydı' demek; resmen bir cinayetti.

Bu kuraldan yeni sezon itibariyle kalecilerin rakip forvetlere müdahalelerin bir bütün olarak değerlendirilmesine geçilmezse her takım Fenerbahçe gibi sessiz kalmaz dünyayı ayağa kaldırır.

Bakmayın siz doğru dürüst tartışılmadığına.

Fenerbahçe ligden fişi çekmemiş olsaydı Acun Ilıcalı ekran başından sabaha kadar Yasin Kol'u linç ederdi.