Avrupa voleybolunun kulüpler düzeyindeki en prestijli organizasyonu olan CEV Şampiyonlar Ligi'nde üç Türk kadın takımı ayni anda yarı finale yükselerek tarihi bir başarıya imza attılar.

1960 yılından beri düzenlenen bu organizasyonda bir mucize gerçekleştiren kadın temsilcilerimiz Vakıfbank, Eczacıbaşı Dynavit ve Fenerbahçe OPET şimdi bu kupayı Türkiye'ye getirmek için fileye yükselecekler.

Yarı final ayağında Eczacıbaşı Dynavit, milli pasör çaprazımız Ebrar Karakurt'un da formasını giydiği İtalyan İgor Gorgonzola Novara ile eşleşirken; iki Türk takımı Vakıfbank ile Fenerbahçe OPET ise birbirleriyle kozlarını paylaşacak.

Yani her halükarda bir takımımız finalde olacak.

Bu da % 50 şampiyonlukla eşdeğerde.

Şimdi olması gereken; Avrupa voleybolunun en prestijli organizasyonunda finali bir Türk derbisine dönüştürebilmek.

Temsilcilerimizin şanslarını irdeleyecek olursak;

Eczacıbaşı Dynavit; Ebrar Karakurt'un neredeyse tek başına skor potansiyelini üslendiği Novara karşısında sadece hücumda değil, savunmada da en az hatalarla oynamaya çalışmalı.

 İtalyanlar köşeleri olduğu kadar, ortayı da etkili kullanabilen dişli bir rakip.

En önemli kozları ise; çok tecrübeli ve kurnaz bir pasöre sahip olmaları.

ABD'li Jordyn Poulter maestro kimliğiyle arkadaşlarını hücumda mükemmel yönlendirirken, ön pozisyonda olduğu sırada fake sonu plaseleriyle de savunmalar için gizli bir hücumcu gibi adeta.

İlk hücum opsiyonu olarak 2 numaradan  Ebrar'ı kullanan, alternatif olarak da 4 numaradan McKenzi Adams'la atak başlatan Poulter; kusursuz gelen manşetlerde de 3 numaradan Danesi ya da Chirichella'yı oyunda tutuyor.

Blok savunmasında vasat bir görüntü çizen Novara'nın, blok arkası plaselerde dublaja iyi yoğunlaştığı ihmal edilmemeli. Plaselerle çıkartılan bir çok topu oyuna böyle  kazandırdıkları unutulmamalı.

Poulter'in istediği tarzda oyun kurmasını engellemek için bu eşleşmede servisler çok ön plana çıkacaktır.

Novara bu konuda bizim kız Ebrar'a, Eczacıbaşı'da süper yıldızı Tijana Boskovic'e yüklenecektir.

Ebrar kaçırdıkça oyundan düşen bir kimyaya sahip olsa da; Boskovic denemekten asla vazgeçmeyen inatçı bir kimlik.

Yüzdeler Tijana'nın smaç serviste daha yıpratıcı ve skorer olduğuna işaret ediyor.

Eczacıbaşı bu maçı salt Boskovic üzerine yıkıp, her topu ondan öldürmeyi beklemeden; hücumda eşit sorumluluklar yükleyeceği diğer oyuncularından da performans beklemelidir.

Takımın görünmeyen kahramanlarından Sinead Jack- Kısal'ın bu seride oyuna yapacağı katkısının, turu geçen takımı belirlemede önemli bir kriter olarak görüyorum. İrina Voronkova ve Samatha Fabris bu görev tanımı içinde öne çıkmasını beklediğim diğer oyuncular. Yerli statüden Hande Baladin ile Saliha Şahin'in verecekleri katkılarda maçlarla tur için büyük önem taşımakta.

Hem hücumda, hem blokta, hem de serviste takımdaşlık ruhuyla iki özel maç oynayıp, finale yükselmek; Eczacıbaşı Dynavit'in son yıllarda biraz olsun gölge düşen prestijine yeniden ivme kazandıracaktır.

Yarı final eşleşmesinin diğer ayağı; sadece Türkiye, Avrupa değil adeta bir dünya derbisi niteliğinde oynanmaya aday.

Vakıfbank ve Fenerbahçe OPET'nun kadroları ağzına kadar kadın voleybolunun marka isimleriyle dolu.

Birisini birisine tercih edemezsiniz. Hepsi ama hepsi eşit değerde ve bir maçın kazanılmasında X faktörü olabilecek kadar yetenekliler.

Bu eşleşmenin son yılların en keyifli yarı final serisi olacağını düşünüyorum.

Fenerbahçe OPET bu yıl kendi liginde ve kupalarda Vakıfbank'ı çok hırpalamış olsa da; bu seri çok farklı bir atmosferde geçer.

İşi de göründüğü ve beklendiği gibi kolay olmaz.

Geçen yılın yarı finalinden kalma kuyruk acısı;  Fenerbahçe için ekstra motivasyon gibi duruyor.

Hatırlanacağı üzere geçen sezon altın seti kazanan Vakıfbank CEV Şampiyonlar Ligi'nde finale çıkarken, Fenerbahçe OPET yüzüp yüzüp kuyruğuna getirdiği seriden eli boş dönmüştü.

Sözün özü Fenerbahçe OPET rakibinin karşısına bu kez psikolojik avantajı eline geçirmiş olarak çıkacak.

Vakıfbank'ın yenilmeyecek bir takım olmadığını kanıtlamaları, ayni zamanda moral motivasyonlarına zirve yaptırmış durumda.

Çeyrek finalden çıktıkları İmoco Coneglia serisinde 3 yabancı hücumcunun muhteşem performansları İtalyan medyasının manşetlerinde dolaşıyor hala.

Sultanların yeni hocası İtalyan Daniele Santerelli'nin Melisa Vargas, Arina Fedorovtseva ve De Souza Ana Menezes için  kurduğu 'dünyada bu kadar güçlü hücum opsiyonu olan ikinci bir takım daha yok. Fenerbahçe bu departmanda  herkesten bir adım önde gidiyor. Ne zaman durdurulur bilemiyorum' itirafı; seride momentumu sarı kanaryanın lehine değiştirebilecek önemli bir faktör gibi durmakta.

Pasörler bir voleybol takımı için vazgeçilmez ögelerdendir. 'Pasörün kadar konuşursun' klasik bir söylem gibi dursa da; Fenerbahçe sezon başında yaptığı Brezilyalı Macris Carneiro hamlesiyle; bu departmanda ligin en iyisi gibi durmakta.

Çok iyi parmak hassasiyetine sahip sambacı pasör, maçların içinde smaçörlerini mükemmel kullanırken, saha içi sezgisiyle de ön bölgede takımının gizli skoreri gibi adeta. 

Diğer tarafta ise Cansu Özbay'ın eski günlerini aratan form grafiğinin, kritik eşleşmede takımı için handikap olabileceği ihtimal dahilinde.

'Şampiyonlukların değişmez adresi' konumundaki Vakıfbank bu sezon çizgisi dışında görüntüler sergilese de; Guidetti gibi kurt bir hocanın kritik anlardaki analiz yeteneğiyle bir çok düğümü çözebildiği de voleybol camiasında bilinen bir gerçek.

Yabancıları da bireysel olarak birer dünya yıldızı ve skora taşıyabilecek önemdeler.

Pasörüyle yaşadığı saha içi sorunlar nedeniyle ülkesine döneceği iddia edilen Nijerya asıllı İtalyan pasör çaprazı Paola Egonu iyi kullanılabilirse durdurulması çok zor bir hücum silahı.

Müthiş atlet ve ayni zamanda istikrar abidesi olan Brezilyalı  Gabi Guimaraes, Chiaka Ogbogu, yeni yeni kendini bulmaya başlayan ABD'li Kara Bajema ile Nike Daalderop favorisi olmayan seride Vakıfbank'ın en önemli skor opsiyonları.

Tabii magazinleşince çaptan da düşen Avrupa'nın en iyi orta oyuncularından Zehra Güneş için Fenerbahçe maçları yeniden silkinişine aracı olabilir.

Sonuç itibariyle müthiş çekişmeli geçeceğini düşündüğüm, favorisi olmayan bu seriden kendisini finale atacak takımın bu yılın kupasını da havaya kaldıracağını tahmin ediyorum.

En önemli notuma gelecek olursak;

Canlı izleyemeyecek milyonlarca sporsever için bu maçlar kesinlikle TRT Spor'dan ekrana getirilmeli.

Ivır zıvır yayınlarla boşluk doldurulacağına;  dünyanın en iyi dört voleybol takımının şölen havasında geçmesi kuvvetle muhtemel maçları voleybol severlere servis edilmelidir.

Türk kadın voleybolu yıllardır Avrupa'nın zirvesinden inmek bilmiyor.

Dünyanın bu departmanda açık ara en iyi ülkesiyiz ve bu başarı ayni zamanda prestij ve itibar kazandırıyor sporumuza voleybol üzerinden.

Kaliteleri tartışılmayan yabancı voleybolcuların ligimizde oynamak için sıraya girmeleri de gurur verici bir başarı.

Tabii buralara bir günde gelinmedi.

Sistemli ve plan, program dahilinde çalışmalar yaparken, yanı sıra tesisleşmeyi de ihmal etmeden dünyada 1 numara olmayı başardık.

Bursa'da Nilüfer Belediyespor'un maçının olduğu günlerde Cengiz Göllü'nün tıka basa dolduğunu görmek, beni bir spor yazarı ve voleybol sever olarak çok heyecanlandırıyor.

Dilerim günün birinde anlamı olan böylesine final fourlarda Bursa'dan da bir takımı mücadele ederken izleriz.

Herkese ama herkese çok çok teşekkürler...

Kadın voleyboluyla bu zor günlerde bir kez daha ülkemizin gururu olmayı başardıkları için..

Bu tablonun ortaya çıkmasında büyük emek ve katkıları olan Federasyon Başkanı sayın Mehmet Akif Üstündağ'la;

Final fourda Türk kadınının sesi olmaya hazırlanan Fenerbahçe OPET, Vakıfbank ve Eczacıbaşı Dynamit'li oyuncularla, yönetimlerini de gönülden kutlamak istiyorum.

İyi ki varsınız.

Dipnot: Felaket tellalları her şeye maydanoz oldukları gibi buraya da burunları soktular.

Sorun da şu. Efendim  maçlarda kaç tane Türk oyuncu oynuyormuş ki!'

Doğrudur(!) yarı finalin İtalyan temsilcisi Igor Gorgonzola Novara'da da bütün kirli çamaşırları İtalyanların yerine; 'bizim kız' Ebrar Karakurt'a yıkatmaya çalışıyorlar!...

Ne yaman çelişki ama!...