Üç hakemin başvuru süresini geçirdikten sonra sahte sağlık raporları alarak FİFA listesine alınmalarıyla ilgili tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.

Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış.

Bu rezaletle ilgili bir kaç kişinin sesi çıktı bugüne kadar;

İşlerine gelmeyenler de köşelerinde yazamadılar!

Niçin, neden!?

Korkuyorlar mı;

Yoksa korkutuldukları için olabilir mi!?

Hele, hele;

Üzerlerine suç isnat edilenlerden 'tık' yok !

Eski hakem ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar sizler için kıvırmadan ve açıkça 'sahtekarsınız' demek istemiş!

Böyle ağır bir suçlamaya karşı; masum olduğuna inanan birisinin ortalığı ayağa kaldırması gerekmez mi?

Gördünüz, okudunuz, duydunuz mu?

Ben hiç denk gelmedim...

Neredesiniz sahi ?

Yani Alper Ulusoy;

Koray Gençerler;

Hakan Ceylan;

Niye 'Ahmet Çakar büyük bir yalancı ve iftiracıdır' diye ses yükseltmiyorsunuz?

Korkuyor musunuz; yoksa sizler sadece buz dağının su üstündeki görünen yüzü müsünüz !

Şaşılacak bir durum bu düşündürücü sessizlik...

İkinci şık;

Hedefteki üç isim olarak toplu halde bir araya gelerek bu suçlamayı yalanlamanız, yapılması gereken en doğru iş değil mi!?

Ya da tek tek medya huzurunda 'bu adamın ipliğini pazara çıkartmazsam ben ne olayım' tarzı bir dikleniş !

Susuyor, konuşmuyorsunuz !

Çok ilginç doğrusu...

Hadi sizleri anlarım da; futbolun en tepesindekiler neden kabuğuna çekilmiş bir şekilde beklemektedirler!

 Yani Mehmet Büyükekşi...

Yani Ahmet İbanoğlu...

Yaşım tuttuğu için iddia ediyorum.

Türkiye bugüne kadar bu kalibrede bir ikinci federasyon daha görmedi !...

Büyük çoğunlukla seçildiğiniz kongreden sonra gaflarınız peş peşe gelince kimse size inanmaz, güvenmez oldu biliyor musunuz?

Bir sözünüz, bir sözünüzü tutmuyor;

Kulüpler arasında 'büyük, küçük' 'İstanbullu, Anadolulu' ayırımı yapıyorsunuz.

Büyükler hoşunuza, küçükler garibinize gidiyorsa da; artık o büyük cenahta da  saygınlığınız sıfır.

Beşiktaş tribünlerine protokolden parmak sallayınca (!) seçime hazırlanan başkan adayları 'ben göreve gelirsem o adam Vodafon TÜPRAŞ'tan içeriye adımını atamaz' diye büyük büyük konuştu.

Ne diyorsunuz!

Ben olsam;

Seçilmemiş Serdal Adalı ile Hasan Arat'ı PFDK'ye sevk ederek (!) zevahiri kurtarmaya çalışırdım. 

Sayın başkan;

İki telefonunuzdan birisinde byLock uygulaması çıkmış!.

Ben söylemiyorum; Candaş Tolga Işık'la you Tube üzerinden yaptığınız sohbette siz kendiniz ağzınızla itiraf ettiniz !

Samimi bir itiraf mıydı; yoksa ani bir refleksle mi kaçtı o kadarını bilemeyeceğim !

Bereket normal değil, hatırlı ve bir torpilli bir vatandaşmışsınız ki !

Savcılık ifade için sizi görüşme odasına çağırmamış.

Rezalet bir ur gibi Türk hakemliğinin bedenini sarmışken;

Futbolun patronu Mehmet Büçükekşi ile küçük ortağı MHK patronu Ahmet İbanoğlu'dan en küçük bir tepki göremiyoruz.

Sessizlik; suçu kabullenmektir.

Kabullenmek ise; o suça ortak olmaktır.

Bildiğiniz tek şey;

Konuşana para cezası kesip,  tribünlerden uzaklaştırmak.

Cezalar da öyle yenilir, yutulur gibi değil;

Oysa Ali Koç'la, Dursun Özbek'in söylediklerinde tek kelime hakaret, tek kelime küfür yok;

Gerçekleri anlatmışlar...

Emirlerinize itaat edecek sustalı maymunlar istiyorsunuz ama;

Ok yaydan çıktı bir kere; kimseyi durduramayacaksınız.

Yapamıyorsunuz beyler, arkanızdan geleceklere kötü örnek oldunuz sevgili hakem arkadaşlar;

Ya da şöyle diyelim;

 Beceremiyorsunuz; sınıfta kaldınız,

Ya kendiniz bırakın, ya da istifa edin...

Tek başınıza olmaz;

Yanınıza sahte sağlık raporuyla FİFA'yı kandıran üç hakemi de alarak hep birlikte;

Türk futboluna yapacağınız en büyük iyilik bu olacaktır.