Aradaki soğukluk buz kesince;

Ne yapsalar fayda etmiyor.

Konumuz Bursaspor.

Recep Günay Yönetimi 1 milyon formayı satamazsa tahta açılmayacak mı?

Maalesef görüntü de, söylemler de bu yönde;

Kulübü düzlüğe çıkartmak için giriştikleri her yöntem ellerinde patladı;

Çünkü projelerine kimse inanmıyor !.

Milli Piyango, '1963 ruhu' vs.

Neden mi?

Çünkü en başından işe yanlış başlandı.

Eski yönetimleri kulübü hortumlamak, taraftarı da nankör olmakla suçlarsanız çözüm değil sorun üretirsiniz.

Nitekim öyle de oldu.

Haddim olmasa da aklımdan geçeni söyleyeyim.

Damardan girecektiniz.

Barışık mesajlarla ve her kesime elinizi uzatarak.

Önce paldır, kültür gaza bakarak camı çerçeveyi dağıt, sonra frene basarak hızını düşür.

Oldu mu peki; olmadı elbette; olmaz da...

Taraftarla papaz olunmaz, gönlü alınır.

Siz baş tacınız velinimetinizi elinizin tersiyle iterek en büyük yanlışı yaptınız.

Şimdi düştüğünüz dipsiz kuyudan çıkmaya çalışıyorsunuz;

İlk kazığın adresine taraftar oturtulunca ipler koptu,

'İşi bilmiyorsunuz' diyeceğim de; Recep Günay başkana haksızlık etmiş olurum.

Her şeyi çok iyi bildiğini öne süren birisinin, hiç bir şeyi çözümleyememesi çok düşündürücü değil mi?.

Üstelik taraftarın içinde gelen ve onları en iyi tanıyan portresi iken;

Ortak noktada buluşamayarak çözümsüzlüğe yelken açmak...

Çok ilginç doğrusu...

Çok bilinmeyenli bu denklem, kimsenin kolay kolay çözümleyemeyeceği ikinci bir Henry Poincare Konjonktürüne dönüşmek üzere (*)...

Aslında öyle zor da değildi, ne yazık ki çözme noktasında aklı selim yerine egolar öne çıktı.

Şunun altını bir kez daha çizmekte yarar var.

Kulübün yönetenlerin taraftarla inatlaşması değil, barışması gerekir.

Birincisi;

Bilet fiyatlarıyla başlayalım.

200 TL'ye bugün Süper Lig'de maç seyrediliyor !.

Kimin aklı, kimin önerisi bu dudak uçuklatan rakam şaşırmamak elde değil.

O parayla millet İstanbul ve diğer şehirlerde dünya yıldızlarını seyrediyor.

Bursaspor'da kimi seyredecekler ki?

Kaleci Canberk'de olmasa kimseyi!..

Şimdi hatadan dönmeye çalışıyorsunuz ama; kırdığınız insanları yeniden kazanmak için ekstra performans sarf etmeniz gerekiyor.

İkincisi; şehirde esen sert rüzgarların, yönetim biçiminizden kaynaklandığı da artık bir zahmet kabul edilmeli.

Örnek olarak söylüyorum; Ali, Veli, Hüseyin veya kim varsa; itham ettikleriniz bu şehrin iş, sanayi ve ticaret dünyasının önemli fertleri;

Sevmeseniz, kabul etmeseniz de kendi çaplarında kariyer sahibi kişileriydi.

Bodoslama söylemlerinizle çok kalpleri kırıp, girdiğiniz gönülleri kaybettiniz.

İşte bu fevri çıkışlarınız sonucunda yeni kapıları da kolay kolay açmıyorlar yüzünüze.

'Eskilere fütursuzca sallayan, acaba bize de sonradan  bir şeyler ima ederek listesine alır mı? tedirginliği Bursaspor'u fırtınalı denizin ortasında kaptansız bırakıverdi.

Bursasporlu olan, Bursaspor'u seven, onunla nefes alıp vermeye devam eden kaç iş adamı, sanayici kaldı ki şehirde?

Kalanlar da çekip gitmek üzere.

Çünkü korkuyor, şüphe ile yaklaşıyorlar.

O zaman aklınızı kullanıp, dilinizi yumuşatın;

Belki yine bir çıkış yolu bulunabilir.

Altını çizmeye çalıştığım  bu üslupla asla olmaz.

 Gelmiş, geçmiş yönetimleri savunduğum filan yok.

Tersine olumlu bulduğum icraatlarınızın köşemde hakkını vermeye çalışıyorum.

Elbette yanlış yapıp, har vurup, harman savuranlar oldu.

Hem de çok sayıda...

Siz de elinizde belgeler gereğini yapmaya devam ediyorsunuz.

Yolun başında çok katı ve sert davranınca ister istemez bir korku iklimi oluşturdunuz.

Görüldüğü üzere;

Projeleriniz bir bir elinizde patlıyor;

Destek veren, arkanızda duran kalmadı.

Yeniden bir durum değerlendirmesi yapın ki;

Atılmış köprüleri yeniden inşa etme adına elinizde bir koz bulunsun.

Başka bir konuyu da buradan tartışmak isterim.

İkinci Ligin naklen yayıncısı olmayınca; kulüpler; youtube kanalları üzerinden maçlarını yayınlıyor.

Bildiğim kadarıyla çoğunluk Bursaspor gibi abonelik sistemiyle değil, taraftara bedava hizmet sunmakta.

Kulübün içinde bulunduğu ağır mali tablo böyle bir yayıncılığı mecbur kılsa da; abonelik yöntemiyle istenilen parasal hedeflere ulaşabilmek de çok zor.

Fazla şansımızı zorlamayalım.

Sayıları dip yapmış taraftar da küstürülürse; bırakın tribünlere gelenini, oturup izleyenini de bulamayacağız; benden söylemesi.

(*) Henry Poincare: Fransız matematikçi, fizikçi ve filozof. 1904 yılında ortaya attığı teorem; ancak 2003 yılında Rus matematikçi Grigori Perelman tarafından çözümlenebilmişti.