Bursaspor'la hüzünlendiğim farklı bir gündü dün

2022.05.22 00:48 - Son Güncellenme: 2022.05.22 00:59
A

21 Mayıs 2022 Cumartesi yani dün; benim için Bursaspor'la hüzünlendiğim farklı bir gün oldu.

Bir hafta önce küme düşmesi kesinleşmiş olsa da; sanki bir şeyler değişecekmiş gibi geliyordu bana!..

Diğerlerinden farkımız vardı, şampiyonduk biz çünkü; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'dan sonra beşinci şampiyon...

2010-2011 sezonunda yıkımına engel olmadığımız o tarihi Atatürk Stadı'nda 'Şampiyonlar Ligi' müziğini çaldırmış bir camiaydık.

Ben de naçizane Valencia'yı, Glasgow Rangers'ı, fantastik mekan düşler tiyatrosunun ev sahibi Manchester United'i ağırlayıp, yorumlamış bir kulübün yazarı olmanın gururunu taşıyordum.

Hala da öyleyim, o günleri hiç unutamıyorum.

Bursaspor'la yaşadığım, beni gururlandıran o kadar az başarısı var ki; geriye dönüp baktığımda hep acı, hep üzüntü, hep göz yaşı, hep hayal kırıklığı dağlamış yorgun yüreğimi.

 2003-2004 sezonunda Sakarya'da Samsunspor'u 1-0 yenmemize karşın küme düştüğümüz o meşum pazar günü; farklı bir formatta dün yeniden karşıma çıkmıştı sanki.

Senaryosu ayni, rejisörleri farkıydı sadece.

Menemenspor önünde vizyona giren bu filmin oyuncuları değişik olsa da; sonu ilki gibi yine hüzünle, üzüntüyle, göz yaşı ile bitecekti.

Mustafa Er'in Vakıfköy orijinli ikinci kuşak jenerasyonu; eksiği, gediği, fazlasıyla bir film şeridi gibi geçip gitti gözlerimizin önünden yeşili yer yer topraklaşmaya başlamış Timsah Arena'da..

Ataberk Dadakdeniz, Ali Akman, Furkan Emre Ünver, Burak Kapacak, Batuhan Kör, İsmail Çokçalış, Taha Altıkardeş, Kerem Şen, Emirhan Aydoğan'ın yerine bu kez;

U 19'un yıldız adaylarına takıldı gözlerimiz.

En kıdemlileri Tuğbey Akgün'le, Berat Altındiş en gencinden 2 yaş büyüktü taş çatlasın.

18 kişilik kadronun Fenerbahçe'den kiralık gelen Uğur Kaan sayılmazsa hepsi Vakıfköy'ün suyunu içmiş, karavanasına kaşık sallamış, sakalları yeni yeni terleyen filizleriydi.

Melih Sağlam, Mehmet Bilgin,  Yusuf Sertkaya, Hamza Baran Arıkan, Seçkin Batuhan Fırıncı, Samet'le, Bilal ilk kez kendi kategorilerinin dışında bir lig maçı oynadılar.

Belki de bu gençlerin içinden bir kaç yıl içinde Vakıfköy geleneğinin devamı olarak yeni Ali Akman'lar, Batuhan'lar, Kerem'ler,Taha'lar çıkacaktır; inşallah o günleri görmeyi Allah bize yeniden nasip eder.

Az ama öz sayıdaki vefalı seyirci ise; mesajlarını kartonlara yazarak gönderdi tribünlerden dosta düşmana.

Bursaspor'un kendileri için vazgeçilmez bir sevda olduğunu, yeri ve pozisyonu neresi olursa olsun yanında durup, desteklemeye devam edeceklerini haykırdılar.

Çok duygusaldı o sahneler; tepkileri sahadaki fidanlara değil, formalarına saygısız, profesyonellikleri dip yapmış, ar perdeleri patlamış, gece kuşu gibi pavyon pavyon gezen futbolcu müsvettelerine idi.

Yabancıların da yerlilerin de alayı yerin dibine girmişti sanki dün.

İnsan küme düşürdüğü takımın son maçına gelip, çıkar; delikanlı gibi oynar, hatası sevabıyla vedasını öyle yapardı;

Yüzleri de yoktu seyirciyle yüzleşmeye, kararmış vicdanları ise nasır bağlamıştı...

Bursaspor'un başarıları ve başarısızlıklarıyla sevinip, hüzünlenmeyi kendine arkadaş edinmiş birisi olan benim için dün; yani 16 Mayıs 2022 yaşanmamış bir gün gibiydi adeta.

Göz yaşlarımın sel olup aktığı, yüreğimin sıkıştığı, nefesimin daraldığı, bedenimden bir yerimin eksik kaldığı gündür bu gün, keşke takvime yazılmamış olaydı.

Artık bundan sonrasını inanın düşünmek istemiyorum.

Bin bir türlü zorluklar içinde boğuşurken şimdi kim sahiplenecek bu canım takımı, kimler elini uzatıp ortada bırakmayacak, acaba bir mucize gerçekleşip de gözümüzü kapatıp yeniden açtığımızda tekrar Süper Lig'e dönmüş bulacak mıyız kendimizi!?...

Çok ama çok zor; ilerisi ile ilgili en küçük bir umut ışığı da göremiyorum ne yazık ki...

Dip yaparak diğerleri gibi kapanmaktan korkuyorum.

Böylesine sporu seven bir şehirde futbolun neredeyse yok olmaya yüz tutması, dünyanın sonu gibi bir şey...

İnanamıyorum; inanmak istemiyorum...

Rüyalar aleminde yaşanmasa bu hayat çekilmez, Bursaspor hiç sevilmez.

Ölene kadar seveceğim, son nefesime kadar yanında olacağım sevdamın.

Hani o ata sözü gibi dillere pelesenk olan cümle var ya; aynen öyle...

'Biz şampiyon takımı tutmadık, tuttuğumuz takımı şampiyon yaptık.'

En başında söyleyecektim şimdi yazacaklarımı ama; o zaman da Bursaspor'a saygısızlık yapmış olurdum.

Basketbolu rüyasında maç görecek kadar seven birisi olarak; Anadolu Efes'i üst üste oynadığı üçüncü final four'undan üst üste kazandığı ikinci şampiyonluğu için yürekten kutluyorum.

Ergin Ataman gerçekten çok büyük bir hoca. Takımı normal sezonda diplerde gezinirken bile 'final-four'a kalacağız, şampiyon olacağız' diyordu, dediği de oldu.

Bakılınca bu yıl basketbolda Türk takımlarının sezonu oldu. Anadolu Efes Euroleauge'yi, Bahçeşehir Koleji FİBA Euro Cup'u kazandı. Frutti Extra Bursaspor'da ULEP Euro Cup'da final oynayarak gururumuz oldu. Aslında en değerli başarı Bursaspor'un ki. Daha Basketbol Süper Ligi'ndeki 3. sezonunda son derecede mütevazi bir kadroyla finale kadar yükselerek Bursa'nın ve Türkiye'nin takımı olmak her babayiğidin harcı değildir. Kazanılan ikinciliğin en az şampiyonluk kadar anlamı vardır. Bir kez daha tebrikler...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları