Karşılaşmaya 20. dakikasından sonra müdahil olmaya başlasam da; ( Nilüfer Tofaş Salonu'nda oynanan Basketbol Türkiye Kupası finali nedeniyle) Bursaspor'u eksik izlemek da bir şey fark ettirmiyor!..

Kabul edelim ki iyi takım değiliz.

Kadromuz yetersiz;

Yönetimler kifayetsiz;

Seyirci ise sabırsız;

İlk şıktan başlayalım.

Sezonun en başında taşlar yerli yerine oturtulamayınca; sonradan yapılan müdahaleler / transfer takviyeleri/ havanda su dövmekten öteye geçemedi.

Ara transfer son bir umuttu; 'acaba' diye bekledi her kes.

Bir kez daha görüldü ki 'eski tas eski hamam..'.

Yanı sıra diğer kulüplerden ekstra olarak; oyuncu menajerlerinin en kolay kafaya aldığı camia olma gibi (!) bir ayrıcalığımız daha var ki bu konuda kimse elimize su dökemiyor.

Bu yumuşak karnımızla ve amiyane söylemle söğüşlenmedik bir kulağımız arkası kaldı!.

En kötü olanı ise kronikleşmiş yanlışlarını düzeltme gibi bir çabanın içinde değil camia.

Ne yalan söyleyeyim önümüzdeki kongre yapılıp bittiğinde;

Gelenlerin de eskilerinden daha farklı bir icraatın kahramanları olabileceğini hiç ama hiç düşünmüyorum.

Üstüne bu kulüpte neyin neresinden başlanabilineceğine karar verebilmenin bile 'özel yetenek' gerektirdiğini düşünenlerdenim.

O bakımdan hafta sonunda başkanlık koltuğuna oturacak Ömer Furkaz Banaz'la arkadaşlarına şimdiden  Allah kolaylıklar versin diyorum!.

Öncelikli hedef kuşkusuz tahammül sınırlarını aşan borç sarmalının nasıl çözümlenebileceğiyle ilgili çalışmalar olacaktır.

Ama en önemlisi; küme düşme korkusunun en ciddi şekilde hissedilmeye başlandığı şu günlerde camianın moralini üst seviyelerde tutmaya yönelik çabanın; beraberinde çözümler de içermesini beklemektir.

Yeni transfer olamayacağına göre;

Primleri mi katlarlar son kurtuluş hamlesi olarak;

Ya da oyuncuları karşılarında oturtup; 'Bakın arkadaşlar burası bir başka şehre benzemez, kulübe de. Süper Lig şampiyonunu ayaklar altına aldırırsanız, biz de sizi çiğner geçeriz haberiniz olsun' babında göz dağı mı verirler; birlikte göreceğiz. 

Bundan böyle kazanılacak her puan büyük önem kazanmış durumda.

İçeride dışarıda bir seri tutturulamazsa maalesef ve ne yazık ki küme düşmek kaçınılmaz olacak.

Süper Lig şampiyonluğundan;

Spor Toto 2. Ligi'ne...

İsmimizi onlarla özdeşleştirmeye gönlünüzün de, gönlümüzün de razı olmadığını bilsem de Karacabeyspor'la İnegölspor'un yanına!.

'Olmaz; yapma, yazma' denilse de iş oraya doğru direksiyonu kırdı bile.

Bize düşen bundan sonra uyarımızla kulağımızın dibinde çalmaya başlayan tamtamların yüksek desibellerine dikkati çekmektir.

Maçla alakalı ne söylenmeli ki?.

Bir kere Ankaragücü derin ve potansiyelli kadrosuyla pazar akşamı yaşadığı şoku ikinci yarı üzerinden atmasını bildiği için bu ligin liderliğini sürdürmekte.

Yerli rotasyonlarını bir kenara bırakıyorum; yabancıları büyük katkı yapıyorlar arkadaşlarına.

Geraldo, Owusu Kwabena, Ghayas Zahit, Pinto sürekli oyunun içindeler ve kendilerini hissettirerek oynadılar.

Hele hele ikinci yarı oyuna dahil olan Globy Ariyibi atletizmi ve çabukluğuyla Bursaspor savunmasının başına resmen bela oldu.

Böyle yabancıları var mı Bursaspor'un!?

'Keşke olsaydı' değil mi?

Olanların da performansları ortada zaten; her hafta ıkına sıkına adeta kurdeşen çıkartarak izliyoruz!.

Ağır, sorumsuz, fundemantal yoksunu bir sürü boş adam.

Eskisiyle, yenisiyle.

' Ne yapalım paramıza göre aldık' bir mazeret gibi dursa da; ben burada tercihlerin hatalı olduğunu düşünenlerdenim.

Yaşı 40'a merdiven dayamış sağ bek Erdem Özgenç'in maç boyunca sağ kanattan bindirmelerini imrenerek izledik; hatta kara kara düşündük de 'bir türlü tutamadık adamı' diye...

Sol bek Onur Atasayar'ın babası yaşındaki Erdem'in karşısında yaşadığı çaresiz ise işin cabası oldu.

O kadar orta ile o kadar bindirmeye nasip değilmiş meğerse gol atması; geldi yayın üzerinden kullandığı şahane bir frikik organizasyonuyla Erhan'ı çaresiz bırakıverdi.

Sahi bu Erdem'i bizim futboldan çok anlayan seyircimiz değil miydi 'tu kaka' ederek gönderen!?

Bir dakika içinde iki gol yiyerek yenilmek (!):

Kulüp tarihini iyi bilen birisi olarak arşivimi karıştırdım maç bitince; böyle bir vakayla yüzleşmemişiz meğerse, bir ilk olmuş.

Ders çıkartabilir miyiz dersiniz?

Bilemeyeceğim.

Ama artık derse değil puanlara ihtiyacımız var.

' Bu yenilgide sorumluluğu ben üzerime alıyorum' sözlerine de gülüp geçiyorum.

Son tahlilde;

Bu kulübü bir şekilde kümede tutmak zorundayız.

Yönetimi, elitleri, sivil toplum kuruluşları, medyası ve camiasıyla.

Yoksa insan içine çıkacak yüzümüz kalmaz...