Bursaspor Yönetimi aklımızın köşesinden bile geçmeyen icraatlarıyla bizlerle taraftarları şaşırtmaya devam ediyor.

Öyle çok ki hangisinden başlayalım.

Sadece tahtayı açmaları tek başına bir başarı hikayesidir.

Arkasından dudak uçuklatan transfer hamleleriyle taş gibi bir kadro oluşturdular ki; ulusal yaygın medya bile gelişmeleri şaşkınlıkla izlemekte.

Oysa neler konuşuluyordu 3. Lig'e düşülünce herhalde kimse daha unutmamıştır.

Benim ise hiç aklımdan çıkmıyor.

'İlgisizlik devam ederse Eskişehirspor gibi olur BAL'a düşeriz' karamsarlığının üzerine bir güneş gibi doğarak dizginleri eline alan yönetimle az zamanda çok işler başarıldı.

Taktir, teşekkür, bravo'dan öteye ne diyebiliriz ki?

Bir de yürekten kopan bir haykırışla 'helal olsun' sizlere...

Güzellikleri konuşurken, perdenin arkasındakiler boş durmuyor ne yazık ki...

Şimdi;

Burada bir es koyarak saptamalarda bulunmak istiyorum;

Bursa zor şehirdir;

Kolay beğenmez, hep eleştirir.

Herkes, her şeyi bildiğini sanır (!), 'en iyisini ben yaparım!' iddiasındadır.

Küllerinden yeniden doğuş hikayelerine bile mutlaka takılacak bir kulpu elinin altında hazır oldadır!

Altını çizmeye hazır mıyız?

Tevatürler üzerinden yeni senaryolar yazarken, belgelenmiş gerçeklerle değil hurafeler üzerinden yürüyerek olmamışa atıfta bulunmak bu şehrin elit ve yetkin kesiminin en karakteristik özelliği olmasına ben bir türlü anlam veremiyorum!

Kulüp yıllar sonra yeniden toparlanıp, yeni bir heyecanla yola çıkıyor ya;

Kimse kusura bakmasın.

Sevinileceğine Bursaspor'un üzerine düşürülmeye çalışılan siyasetin gölgesi üzerinden fal açarak, kehanette bulunmak abesle iştigalden başka bir şey değildir!

'O da bakan, ya da milletvekili olmak istiyor!'

Başkanın babası tanınmış bir siyasetçiydi ya, oğlu da onun izinden yürüyerek ve Bursaspor'u kullanarak Ankara'ya kapağı atacak!

Ne alaka değil mi?

Olmak isteseydi Bursaspor'a gerek duymadan bugüne kadar çoktan arzusunu gerçekleştirirdi.

İşler iyi gidip, yönetim tahminlerin üzerinde bir performans sergileyince, bu ketum senaryo medyanın, özellikle sosyal medya diline düşmedi çok şükür.

Sadece düşünenlerle, öyle olması gerektiğine kendini inandırmışların gizli ajandasında, 'günün birinde belki açarız' umuduyla nadasa bırakıldı.

Bursaspor'u sittin sene kısır çekişmelerin girdabından kurtaramadığımız için sırtımız yerden kalkıyor.

Küme düşüyor, irtifa kaybediyoruz.

Bir gün olsun yaşananları hayra yorarak ' sonunda istediğimiz gibi birilerini bulduk' diyememenin hazımsızlığıyla ayaklardaki prangaları tam olarak söküp atamadan ağır aksak ritimle yürümeye çalışıyoruz.

Yanlış anlaşılmasın;

Bu yazı, Enes Çelik Yönetimine ithaf edilmiş bir methiye filan değildir.

Başkan Enes Çelik dahil kimseyi tanımam.

Bırakın konuşmuşluğumu, merhabam bile yoktur.

Yazmamdaki amacım, yaptıklarının yapacaklarının teminatı olduğuna inanışımın bana verdiği manevi hazla az zamanda kısa işler başaran bu idealist gurubun arkasında durma refleksimdir hepsi o kadar...

Başkan Enes Çelik'in tanınmış bir siyasetçisin oğlu olması; Bursaspor'un an itibariyle ve gelecekte de siyaseten ipotek altına alınacağının açılımı demek değildir.

Sapla samanı birbirine karıştırmada ısrar eden karanlık güruha bir mesaj olsun istedim.

Bursaspor'un üstüne gölge etmesinler.

Başka ihsan istemiyoruz!