Avrupa basketbolunun nirvanası: İspanya

2022.09.19 17:50 - Son Güncellenme: 2022.09.19 18:08
A

Bursaspor, Sivas Belediyespor maçı bitince soluk soluğa metroya koşturdum.

Sonra da FSM durağında inerek bir orta mesafe koşusu temposuyla bulvarın tam ortasındaki evime.

Salondaki koltuğuma yerleştiğimde İspanya ile Fransa arasında oynanmakta olan Avrupa Basketbol Şampiyonası final maçının ikinci yarısı başlayalı henüz 2 dakika olmuştu.

Kaçan ilk çeyreğe 'kanat takarak eve uçacak halim yoktu' mantığıyla yaklaşırsak(!); ikinci çeyreğin başlarında erkanın karşısına geçmiş olmam kötünün iyisiydi.

Skora bakınca  'bu maç kafa kafaya gider' tahminim de bir kaç dakika içinde çöpe atılıverdi.

Şahane oynuyordu İspanya, Fransa ise şaşkın mı şaşkın, ayni zamanda da çaresiz.

Tutunamadan, zorlayamadan pes edip sonucu kabullenmek çok zor bir olgu idi kuşkusuz.

Fark bir anda 21 sayıya fırlayınca; İspanya'nın finali rahatlıkla alıp götüreceği ortaya çıkıverdi.

Bu kadar eksik bir kadro ile gösterdikleri direnç olağanüstüydü.

Bir de şöyle bir gereği vardı finalin.

Sergio Llull, Nikola Mirotic, Ricky Rubio gibi kilit oyuncuların sakatlıkları nedeniyle oynayamamalarının yanı sıra, Hector Anderete, Jonathan Barreio, Alberto Diaz'la Miguel Salvo'nun Scariola tarafından kesilmesi; kuşa dönmüş İspanya'nın yıllar sonra ilk kez favori takımlar departmanından silinmesine neden olmuştu.

Hepsini, tüm dezavantajlarını yıkıp geçti İspanya;

Direnciyle, takım kimyasıyla, savunma ve hücum konsantrasyonuyla.

Eksik de olsanız basketbol geleneğinizin arkasına yaslanmak; böyle turnuvalarda belirleyici faktör olabiliyor.

İspanya'yı dördüncü Avrupa şampiyonluğuna taşıyan da bu kriterleri oldu.

Alternatif olarak kadroya dahil edilenler özellikle yarı final ve final maçlarında harika performans sergilediler.

Özellikle Hernangomez kardeşler (Willy ve Juan) yüksek yüzde ile soktukları şutlarının yanı sıra, ön bölgedeki baskılı savunmanın da kilit oyuncuları olmayı başardılar. Jamie Hernandez'in tahmin dışı üçlük katkısı ise Fransa'nın savunmada yaşadığı sorunların tuzu biberi gibiydi finalde.

Devşirmelere duyulan tepkilerin odağındaki Lorenzo Brown ise istikrar abidesiydi şampiyonanın.

Kendisini eleştirenlerin burnundan getirdi.

Bunun yanı sıra finali de kendi inisiyatifinde tutan oyuncu olmayı portföyüne ekledi siyahi guard.

Oynayan, atan, tutan yani savunan, kısacası maçı devşirildiği yeni ülkesi İspanya adına domine eden komple bir basketbolcu profili vardı karşımızda.

'X faktörü olunacaksa böyle olmalı' dedirtti.

Onu izlerken eski kulübü Fenerbahçe BEKO'nun aceleci bir kararla kendisinden çabuk vazgeçmesinin nedenlerini aklımdan geçirmedim değil!

Bir yıllık süreçte birbirlerinin dilini tam anlayamadan sözleşmeden çıkılması; 1 numaraya yapılan yatırımları tartışmaya açabilir.

Örneğin Brown'un birebirlerdeki yaratıcılığıyla yüzdeli şut performansının; çemberi zor gören Nick Calathes'le kıyaslaması bile yapılamaz.

Brown gerçekten çok ekstra oynadı turnuvanın genelinde. 2003'den sonra bir finalde Jasikevicius'dan sonra double double yapan ilk oyuncu olmayı başardı. (Brown 10, Jasikevicius 9)

Perdelemeler üzerinden bulduğu boş şutları isabetli sokan boğalar, savunmaya yerleşince de temaslı ve sert oynayarak  Fransa'yı düzen dışına çıkarmayı başardı. Özellikle çember altında rakibin en büyük kozu olan Rudy Gobert'i yardımlaşmalı oyunuyla kapasitesinin çok altında oynamaya zorlayarak sonuca gitti.

NBA'de iki kez üst üste 'en iyi savunmacı' seçilen birisinin kendi silahıyla vurulması finalin akılda kalan en çarpıcı notları arasındaydı.

Son 16 turunda elimizden nasıl kaçırdığımıza hala inanamadığım Fransa; finalde istediği hiç bir şeyi gerektiği gibi yapamadı.

Rakibin önemli skorerlerini durdurma bireysel zaafları zirve yaptı, hücumda da Evan Furnier dışında beklenen ekstra katkının gelememesi dakika dakika aleyhlerine geliştirdi finali. En güvendikleri silahları Gobert adeta kapsam dışı gibiydi böylesine önemli bir maçta.

Savunma özürlü performansı nedeniyle Anadolu Efes'in bile vazgeçmek zorunda kaldığı Thomas Heurtel'in 16 sayı, 7 asistlik tek yönlü oyunu; Fransa'nın neden kaybettiğinin belgesi olarak gösterilebilir.

Eurobasket'e olabilecek en zayıf kadrosuyla gelen İspanya'nın şampiyonluğu sürpriz gelebilir bazı kesimlere.

Unutulmamalı ki İspanya takım kimyasını parkeye en iyi yansıtan ülkesi Avrupa'nın.

Pek fazla bilinmeyen özelliği ise, bu yıl katıldığı bütün şampiyonalarda final oynayarak erişilmesi güç bir rekora imza atmaları.

A Takımı isimsiz kadrosuyla Eurobasket'i kazanırken, kadınları da Eylül ayında yapılacak Dünya Şampiyonası'nda boy gösterecek. 2022'nin başarı tablolarını verince son şampiyonluğun İspanya'ya ne kadar yakıştığını anlayacaksınız.

Erkekler

U16 - Avrupa ikinciliği

U17 - Dünya ikinciliği

U18 - Avrupa birinciliği

U20 - Avrupa birinciliği

Kadınlar

U16 - Avrupa ikinciliği

U17 - Dünya ikinciliği

U18 - Avrupa ikinciliği

U20 - Avrupa birinciliği

A Takım: Dünya Şampiyonası'nda mücadele edecek. 

Bireysel ödüllere gelecek olursak;

Eurobasket'in MVP'si İspanya'dan Willy Hernangomez olurken, kardeşi Juan Hernangomez de 27 sayılık performansı ile finalin MVP'si ödülünü aldı.

Will Hernangomez dışında ilk beşe seçilenler ise şöyle: Dennis Schröder (Almanya), Lorenzo Brown (İspanya), Giannis Antetokounmpo (Yunanistan), Rudy Gobert (Fransa) 

Finallerin sayı departmanında öne çıkanları da verelim hemen.

İspanya: Lorenzo Brown 14 sayı, 11 asist, Jaime Fernandez 13 sayı, 2 asist, Willy Heranangomez 14 sayı, 8 ribaund, Juan Hernangomez 27 sayı (7/9 üçlük), 5 ribaund

Fransa: Evan Fornier 23 sayı (4/8 üçlük), 3 ribaund, 2 asist, Thomas Heurtel 16 sayı, 7 asist, Guerschon Yabusele 13 sayı, 2 ribaund, 6 asist 

Türkiye için hayal kırıklığı ile biten organizasyonda tek tesellimiz, iki finalistle oynadığımız maçlardaki başarılı performansımız idi.

Hele hele Fransa'yı iki kez elimizden kaçırmamız öyle kolay kolay unutulmayacaktır.

 

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları