Âtiyi yazarken, geçmişini unutma...

2022.07.05 17:47 - Son Güncellenme: 2022.07.05 17:54
A

Bana ne senin '20 maçtan az oynarsam sözleşmemi tek taraflı feshederim' kaçamağının arkasına sığınmandan.

Evlat; şunun şurasında 'sıfır kilometre topçusun', bir şey filan olduğun yok!

Hasbelkader oynatmışlar, halbelkader oynamışsın.

Doğru dürüst döktürdüğün maç yok; kurtardığın da...

Bir kaç kere 'ayağım dokundu' diye kendini futbolcu sanmışsın hepsi bu kadar...

Sonra menacerin olacak üç kağıtçı kimse artık; aklını çelmiş; sen de o akla uyup halt etmişsin...

Huyum kurusun tepem atınca direkt konuya girerim; hiç sağa sola yalpa yapmam;

Yazıklar olsun e mi;

Sana ve senin gibilere...

Bu şehre, bu kulübe, bu taraftara layık insanlar değilsiniz.

Dininiz, imanınız para; aidiyet duygunuz yerlerde;

Sadece sen değil, peşinden giden Ramazan Keskin'de öyle...

Gittiniz ya; bilmeyenler ikinizi bir şey sanacak; Bursaspor'u da ' elinde topçusu kalmadı, ne yapıyor bunlar' diye eleştirecek.

Topunuz, toplu halde gidin hiç fark etmez; geride kim kaldıysa onlarda; hepinize güle güle;

Vakıfköy'ün kapısı orada; arkanıza bakmadan çekip gidin.

İnsanı doğduğu toprağına, sevdiği renklerine, içtiği suyuyla ekmeğine bağlayan duygunun adıdır aidiyet.

Özüdür, kalbinin derinliğinde sakladığı o gizemli sevdasıdır;

Para, pul, şan, şöhret sonra gelir;

Yukarıdakiler bir kere kopup giderse vicdanların köşesinden bir daha yerine gelmez. İstesen de getiremezsin.

Kimse o yakınları artık twitterdan sallamış; 'Sen Tuğbey'in neler çektiğini biliyor musunuz' diye?

Sanırsınız acından öldürmüşler garibanı...

Hiç para pul verilmemiş çocukcağıza!

Oysa yönetimden eskiye dönük tek kuruş alacağı yok Tuğbey'in.

Bilmiyorum Tuğbey'le Ramazan'a neler yaptıklarını kulübün(!), öğrenmek de istemiyorum...

Ben 30 küsür yıl önce; o günlerde sadece Bursaspor'un değil, A Milli Takımın da kaptanı olan, Wembley'de milli takımın başında çimlere ayaklarını basan ilk Bursalı topçu olan Sedat Özden'in (Sedat 3); Beşiktaş'ın 10 milyon lirası ile Levent'te ikametine tahsis ettiği lüks daireyi elinin tersiyle iterek, oynadığı kulübüne 3 milyona imzayı çakmasını biliyorum;

Yazdığım için, gördüğüm için, taktir edip kutladığım için biliyorum!

Tuğbey'le Ramazan!

Bursaspor'la olan sözleşmelerini tek taraflı feshettiler.

İkisini de Bursa'nın arslan gibi delikanlıları; Vakıfköy'ün öz be öz çocukları sanırdınız değil mi?

Ne gezer!

Yetiştikleri yuvaya ihanet etmenin en daniska örnekleridir son tahlilde. 

Ayni Ali Akman gibi;

Ayni İsmail Çokçalış gibi;

Satışı gerçekleşince  61 numaralı forma ile poz verip, 'Yuvama, memleketime döndüm. Damarımı kesseniz bordo mavi akar, Ben doğuştan Trabzonsporluyum' itirafının üzerinden çok geçmeden bir şey olamayacağının farkına varıldığı için kendi topraklarından ihraç edilen Batuhan Kör gibi!

Gözünüzü seveyim; hala kaldıysa içeride gitmek isteyen, önünü filan kesmeye kalkmayın, Vakıfköy'ün minibüsleri kapının önünden kalkıyor!

Paranın kulu kölesi olanı tutun kolundan, koyun kapının önüne;

Menaceri, anası,danası, 7 sülalesi ile birlikte hatta!

Gerekirse 16-17 yaş çocuklarla oynayalım.

3 yiyelim, 5 yiyelim, sürekli yenilelim.

Gerekirse küme düşe düşe amatöre kadar inelim.

Hiç önemli değil; başa gelecekmiş ki birlikte çekiyoruz.

Elbet günün birinde yeniden çıkarız o alışkın olduğumuz en tepelere.

Ama 5, ama 10 sene sonra mutlaka çıkarız...

Belki ben yaştakiler Bursaspor'un o günlerini bir daha göremeyecek olsa da; yeter ki bizi içimizdeki namertlere muhtaç etmeyin;

Çünkü;

Kendi yetiştirdiklerimizin arkamızdan vurarak gitmelerine tahammül edemiyorum artık.

Sürekli ve her fırsatta yazıyorum; belki günün birinde yönetimlerden birisinin kafasına dank eder diye.

Alt yapıdan yetişen büyük değer Enes Ünal'ın yetiştiği kulübünü bırakıp giderken, arkasından bıraktığı duygu dolu veda mektubu hala Vakıfköy'ün duvarlarını süslemekte.

Enes Ünal kanunu yetmez;

Vakıfköy'ün bir duvarına da Sedat 3 (Sedat Özden) kuralını yazdırarak asmalı Bursaspor yönetimleri.

Ahde vefanın, forma, şehir ve kulüp sevgisinin, özverinin, öyle ahım şahım paralar kazanmadan yıllarca nasıl oynanıldığının yürek burkan hikayesinin özetidir Sedat 3.

Bu göz yaşartan öykü; onunla konuşarak satır başlıklarıyla yazıldıktan sonra Özlüce'nin ve Vakıfköy'ün en görülecek köşelerine çerçeveleterek asılmalıdır.

Günün birinde bu kulübün atisi; geçmişin tarihe not düşen yaşanmışlıklarıyla birlikte yazılacaktır.

Bir duvarında Enes Ünal, diğer köşesinde Sedat 3 ve diğerleriyle birlikte...

Bir farkla; Tuğbey ve Ramazan gibileriyle değil!

Not: Âti= 'gelecek' demektir.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları