Darüşşafaka Lassa antrenörü Yakup Sekizkök, by outunu ödeyen Galatasaray Ekmas'a transfer oldu!

'Ne var ki bunda?' demeyin;

Etik de olmadı bu değiş tokuş, ahlaki de;

Kendisine güvenerek yola çıkmış kulübünü, kişisel menfaatleri için bırakıp gitmesini hiç doğru bulmuyorum.

Yakup Sekizkök daha önceleri Galatasaray'da da çalışmıştı;

Transfer olduğu Anadolu Efes'te de Ergin Ataman'ın baş asistanı olarak iki Euroleague şampiyonluğu yaşadı.

Ataman sezon sonunda Panathinaikos'a giderken Sekizkök'ü de yanında götürmesi bekleniyordu.

Öyle olmadı...

Birikimine güvenen Yakup hoca da; kendi kanatlarıyla uçabileceğini kanıtlama adına Darüşşafaka ile sözleşme imzaladı.

Buraya kadar bir sorun yok da;

Sonrası düşündürücü;

Kulüp sana güvenerek 'eti senin, kemiği benim' diyerek şubeyi teslim etmiş;

Kafana göre kadronu kurmuşsun;

İşler tıkırında giderken; birden bire ödenmemiş vergi borçlarının ortaya çıkmasıyla; ters yönden eser rüzgarla birlikte takımın içi boşalmış da boşalmış.

ABD'liler birer birer kaçar, yerliler kendilerine kulüp ararken; Yakup Sekizkök'ün o kaos günlerindeki dik duruşu çok beğenilmiş;

Bir yere gitmediği gibi, 'kimse merak etmesin, Darüşşafaka eskisinden daha güçlü ayağa kalkacak' diye mesaj bile vermişti.

Bir baktık ki;

Zorluklara direnen Sekizkök, Galatasaray Ekmas coachu Zvezdan Mitrovic'in gönderilmesinden sonra kendisine yapılan teklife balıklama dalmış!

Devam eden sözleşmesindeki by outu  ödenince apar topar Galatasaray'a geçmesi kim ne derse desin hiç hoş olmadı.

'Sezon devam ederken ayrılmak bana yakışmaz. Sezon bitince oturur konuşuruz' demesi gerekirken; 'hadi bana eyvallah' çekmesi sizce de doğru mudur?

Bir tarafta güvendiği dağlara karlar yağmış Daçka;

Diğer tarafta 'bastır parayı, al hocayı' gibi sakil bir zihniyete sahip başka bir kulüp.

Ne değişti de sen de değişiverdin Yakup hoca?;

Hani bir yerlere gitmiyordun!

Paraya tamah mı; yoksa dik duruş mu?

Hangisi daha önemliydi?

'Nereye gidersen gitsin, umurumda değil' de;

Biraz fazla paraya ve eski göz ağrısına apar topar transferi; kendisiyle ilgili olumlu düşünceleri de değiştiriverdi.

'Sporda ve özelde ahde vefa' çok önemlidir...

İnsanlığın anayasasıdır, anayasası;.

Karakterle soy, sopunda...

Yoksa bana ne Yakup Sekizgök'le, Galatasaray Ekmas'dan?;

Benim için önemli olan dik duruş ve ahde vefadır.

Önemli gördüğüm için kafayı takım;

Bir de;

'Bugün İstanbul'da yaşananı, yarın Bursa'da görmeyeceğimiz ne malum' diye düşündüğüm için...

Yani Bursa'da da X kulüpten birisi, hoca ya da oyunca; 'üç kuruş fazla paraya' yuvasını terk edebilir, şaşırmayın.

'Ahde vefalı' olalım;

İnsanlarla, kulüpleri ortada bırakmayalım.

Belki cebinize çok para girer ama; o para size ahlak, fazilet, dürüstlük kazandırmaz;

Hiç unutulmaz, kötü anılırsınız...

Anlatmak istediğim bu idi...

Bir başka konu; Anadolu Efes ve Erdem Can;

Bu olayın 'ahde vefa' ile pek ilgisi olmasa da; eski cazibesi kar gibi erimeye başlamış bir büyük kulübün yönetim bağlamında tükenmeye başlaması düşündürücü.

Anadolu Efes önlenemez bir şekilde irtifa kaybetmeyi sürdürüyorsa; bu sonuçtan tek başına direkt coach Erdem Can sorumlu değil;

Kötü yönetilmelerinin de payı var.

Takımın yarısı sezona sakat başlayıp, rehabilitasyonları uzun sürüyorsa; elbet parkede sonuçlar istenildiği gibi olmaz.

Dikkat edilirse,

Yazı boş geçiren ve hiç çalışmayan birer birer lastik patlattı.

Yaş seviyeleri de hayli yüksek;

Küçülen bütçe de eskisi gibi flash transferlere izin vermeyince;

Sonucu bu olur; yenilirsin ve böyle devam edersin.

Patron Özilhan'da anladığım kadarıyla 'parayı ben veriyorum, o zaman düdüğü de ben çalarım' demeye başlamış.

Ergin Ataman'dan sonra Erdem Can'ın da gönderiliş biçimi; en tepelerde tahammülsüzlüğün zirve yaptığını doğruluyor.

İrtifa kaybetmemek için patron işin içine fazla karışmayacak.

Menajerle, hoca ne güne duruyor?

Demek ki karşılıklı bir güvensizlik durumu var.

Anadolu Efes adına şaşırtıcı olduğu kadar düşündürücü de;

Bundan sonrasında daha radikal kararlar çıkarsa hazırlıklı olmak gerekecek.