Eski başkanlardan Emin Adanur'un bugün Özlüce Tesisleri'ne giderek; Ömer Furkan Banaz'ın huzurunda 33 milyon TL'lik alacağının yarısı olan 16,5 milyon TL'sini silerek bağış makbuzunu imzalaması anlamlı bir jest oldu kendi açısından.

Şimdi;

Samimiyet testinden sınıfı bütünlemeye kalmadan geçebilmesi için yapması gereken bir şey daha kaldı Adanur Başkan'ın.

Seçimden önce benim de genel sekreteri olduğum TSYD Bursa Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında 'takım benim başkanlığımda Süper Lig'e çıkamazsa eğer; bağışladığım paraları kulübe hibe edeceğim' vaadinin arkasında durduğunu gördüğümde; elimi de, gönlümü de uzatırım kendisine.  

Bütün alacaklarını bağışlayınca da buradan kendisini 'samimi bir Bursasporlu' olduğunu kanıtlaması şerefine alkışlama sözü veriyorum, şahidim sizlersiniz.

Şimdi bu teklifime 'ben o gün böyle bir şey söylemedim' diyebilir.

Elimde ses kaydı bulunmasa da; o toplantıyı izleyen dernek yönetim kurulu arkadaşlarımla medya mensupları birer tanığıdır söz konusu vaadinin.

Evet kabul edelim ki çok güzel bir hareket oldu dengeleri alt üst eden bu bağışı.

Bir bakmışsınız domino etkisi yaratıp birilerini de harekete geçiriverir!

Örneğin yıllardır yapılan her çağrıya kulaklarını tıkayıp, avro bazında verdiği borcun oturduğu yerden değer kazanmasıyla Bursaspor'u ucuz kredi veren finans kurumu gibi gören (!) 'Ali Ay' içinde bir işaret fişeği olur.

Diğerlerine de elbette.

Altın hesabı açanlar, çoğumuzun yabancısı olduğu dijital paralarla manipülasyon çekenlerle; Yazıcı dönemi de dahil; o günden bugüne gelenlerle, kulübü uçurumun kenarına getiren kim varsa!

Yani;

Helalleşme sağlanacaksa düne kadar gidilerek 'götürenlerin alayı tövbe ettirilmeli';

Emin Adanur'un açtığı bu kapıdan yürüyerek iliğine kadar sömürdükleri Bursaspor'dan nemalandıkları kadarının faiziyle iadeleri de 'mümkünse rica edeyim' modunda kulaklara üflenmelidir!.

Emin Adanur başkan;

Tam zamanında ve kimsenin beklemediği bir anda yaptığın şaşırtıcı bir refleksle; sütre gerisinde ellerini oğuşturarak kulübün batışını bekleyenlerin keyfini kaçırdın!.

O zaman sana yeni ve son bir görev daha düşüyor.

Geride bıraktığını da 'Bursaspor'a helal olsun' diyerek hibe etmek.

Sabıkası kabarık menacer Pertev Öngören'in bu kulübe 'futbolcu' diye öngördüğü kazmaların yarattığı ağır maddi hasarı tamir ederek iyice temize çıkmak.

Yani Tim Matavz, Ofosu, Capan, Alaskarov'un bu sene ile gelecek sezona sarkan borçlarını 'şak' diye karşılamayı kabul ettiğin gün; bu şehirle taraftar sana olan vefasını sunmaktan imtina etmezler, ben bile kefil olurum.

Yarım bıraktıklarınız için umudumu korumak istiyorum. (Kulüpte Ömer Furkan Başkan'ın huzurundaki açıklamanıza binaen yazıyorum bunları)

FİFA'dan gelen iki yıllık kalıcı transfer yasağının öznesi döneminizin eseri bu 4 kazma topçudur sayın Adanur.

Yasak kalktığında tahta açılabilir mi umudum olmasa da; bu jestin sonunda hiç değilse ağır bir yük kalkmış olacak kulübün omuzlarından.

Size de iade-i itibar kapısı ardına kadar aralanacaktır.

En can alıcı noktaya gelecek olursak;

İyice uzamaya başlayan gecelerin uykusuz kalacak kahramanlarının kıvıracağı bir şey de kalmadı artık ellerinde.

Kendilerini 'pir ü pak', eski bir başkanı günah keçisi gibi göstermeye çalıştıkları bir süreçte gelen bu beklenmedik hamle, kulübün çoktan sıfırlanmış kasasına 'artık ne kaldıysa' mantığıyla çökmek isteyenlerin hevesini de kursağında bıraktı.

 Yani 'şah, mat' oldular.

Artık ne verirseniz, ne bağışlarsanız Allah hepinizden bin kere razı olacaktır.

En dipleri görmeden yeni bir silkinişe vesile olabilir belki de...

Madem Emin Başkanı yazdık, o zaman ona iki sorum var; danışmanı aracılığıyla konuşmayı bıraktıysa (!) kendisi arayabilir.

1- Yeniden başkanlığa hevesli olduğunuzu duydum. Nereye kadar doğru? Var mı adaylığa niyetiniz.

2- Bazı tribün liderlerine başkanlığınız döneminde ev bağışladığınız, ama sonra bundan vazgeçerek 'çıkın artık oturduğunuz yerlerden!' resti çektiğiniz konuşuluyor.

Her yerde ve herkes tarafından.

Doğruluk payını öğrenmek isterim...