Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Yük ağırlaştı maliyet arttı: Tüm hesaplar sil baştan!

2024.03.20 18:17 - Son Güncellenme: 2024.03.20 18:17
A

Bu yazımda sanayinin sigortalanmasından bahsedeceğim.

Bursa'daki sanayicilerle sohbetimizin konusu sanayi tesisleri ve sigortaydı.

Sanayiciler, sigorta konusunda işlerinin zorlaştığından ve prim fiyatlarının ciddi oranda arttığından bahsettiler.

Kimi sanayiciler sanayi tesislerini sigortalatmakta zorlandıklarını söyleyerek, sanayinin sigortalanması ile ilgili sorunların giderek arttığından feryat ettiler.

Yüksek primler ve teminat bulamamak giderek artan sorun haline gelmiş.

"Peki, sanayi sigortasızlaştırılıyor mu?" diye sorduğumda;

"Böyle giderse, sigortasızlaşma ile karşı karşıya kalacağız. Çünkü sigorta şirketlerinin çok yüksek prim fiyatları talep etmeleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Ayrıca çok yüksek teminat vermek istememeleri ve tesisleri sigortalamaktan kaçınmaları gibi durumlarla karşılaşabiliyoruz. Sigorta şirketleri sigortalama noktasında koşulları zorlaştırıyor. Risk almaktan kaçınıyorlar" diye cevap aldım.

Açıkçası sigorta ile ilgili yüksek fiyatlardan dolayı maalesef kısıtlı sigorta yapılmış işletmeler var.

Deprem riski, oluşabilecek yangın ve diğer riskler de eklendiğinde sanayi ile sigorta sektörü arasındaki ilişkileri daha da zorlayıcı hale getirmiş.

Bu durum sanayi kesimini tedirgin etmiş.

Aslında sadece sanayiciler değil, sigortacılar da tedirgin.

Öncelikle şunu belirteyim fiyat artışının temel nedeni, reasürans...

Reasürans nedir?

Sigorta şirketlerinin taşıdığı poliçe risklerini başka bir sigorta şirketine sigortalatması...

Devamı ise şöyle;

Konuyu Bursa Sigorta Acenteleri Derneği Başkanı Serkan Kılık ile de görüştüm.

Bursa'nın deprem riski taşıdığını ve fabrika yangınlarının arttığını hatırlatarak...

"Sigorta şirketleri maliyet artışlarıyla, sanayiciler prim artışlarıyla karşılaşıyormuş. Sanayiciler sigorta teminatı bulmakta zorlanıyormuş" dedim.

İki taraf içinde durumun gittikçe zorlaştığını belirtti.

Sonrasında şu yanıtı aldım:

"Türkiye'deki sigorta şirketleri bu riskleri yurtdışına satıyorlar. Bu konuda sigorta şirketlerini aracı gibi düşünün. Üst firmalara reasürans diyoruz. Sigorta şirketleri reasürans bulma noktasında çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar."

Şöyle düşünün;

Sanayici olası risklere karşı prim ödeyip üretimin sürekliliği için sanayi tesisini sigortalatıyorsa, sigorta şirketleri de belirli prim ödeyip kendilerini dünyadaki üst firmalara yani reasürans şirketlerine sigortalatıyorlar. İşletmede hasar olduğunda sigorta şirketi reasürans şirketinden parayı alıp, sigortaladığı sanayi tesisinin sahibine ödüyor.

Özetle, maalesef reasürans olmadan bir sigorta şirketi büyük büyük sanayi tesislerini sigortalayamıyor.

Örneğin, bunun için Milli Reasürans kurulmuş. Ancak, gücünün yetebildiği kadar riskleri satın alabiliyormuş.

Belli bir anlaşmaya göre reasürans firmaların sistemin içerisinde olduğundan bahsetti.

Örneğin, sigorta poliçesindeki teminatların yüzde 70'ini alabiliyor ve diğer kısmını sigorta şirketlerinin kendisi sübvanse etmesi gerekiyormuş.

Yıllardır kötü planlama yapıldığına ve bazı sigorta şirketleri tarafından çok ucuz rakamlara tek bir risk üzerinden poliçe yapıldığına dikkat çekti.

Örneğin, en yüksek riski deprem oluşturduğu için deprem primi ile poliçe düzenlenmeye gidilmiş.

Deprem riskinin dışında da o kadar çok olasılık var ki! Örneğin yangın riski... Olası bir yangının hasarını düşünebiliyor musunuz? Yangın ve diğer riskler olmadan sadece deprem riski üzerinden poliçe üretmek ne kadar doğru?

Çoğu risk göz ardı edilmiş.

Son yıllarda doğal afetlerin yarattığı hasarlarda ciddi artışlar oldu.

Örneğin, geçen sene Şubat ayında yaşadığımız depremin ardından reasürans firmaları Türkiye'den çekilmeye başlamışlar.

Hal böyle olunca kapasitede daralma meydana gelmeye başlamış.

Anlaşılan dünyada reasürans teminatına ciddi talep var. Dolayısıyla reasürans teminatının fiyatının artması, sigorta şirketlerinin maliyetini artırıyor.

Teminat alabilmek için rakamlar yükselirken, ister istemez sigorta şirketleri de maliyetlere yansıtmak zorunda kalıyorlarmış.

Bu arada reasürans firmaları kriterler getirmeye de başlamışlar. Çeşitli yangın önleme yatırımları talep ediyorlarmış.

Tabii bunlar da maliyetli yatırımlar. Ancak bu önlemler alınınca da sigorta yapıyorlarmış.

Başkan Serkan Kılık'ın önerisi de var.

Sigorta algısının devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Örneğin;

Sanayi tesisi kurulma aşamasında tüm riskleri içine alan bağlayıcı şartların olması gerektiğini belirtiyor. Bu bağlayıcı şartları oluşturmayan sanayi tesislerine ruhsat verilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Sanayi tesisleri için tüm riskleri kapsayan yeni sigorta yönetmeliğinin çıkması gerektiğinin altını çiziyor.

Özetle...

Sanayi üretiminde devamlılık için sanayici ile sigorta şirketlerinin işbirliği içerisinde olması şart.

Sigortacılık anlayışı tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması olmalı.

Bugün bir doğal afet karşısında yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle çoğu sanayici, ağır maliyetlere katlanmak zorunda kalacak.

Sanayinin risk değerlendirmede daha hassas olması şart!

Kriz yönetmek istemiyorsak, önce riskleri yönetmeliyiz.

Sanayiciler, sigorta şirketlerinin özellikle son yıllarda hiç risk almak istemediğini ve riski yüksek fabrikaları sigortalamadıklarını ileri sürüyor.

Sigorta şirketleri tarafında da reasürans kapasitesinin düşürüldüğü yönünde görüş var.

Ekonominin dönüşümü için finansman önemliyse, sigorta da önemli!              


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları