Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Türkiye'yi etkileyen 2 kritik gün!

2024.06.25 18:43 - Son Güncellenme: 2024.06.25 18:43
A

15 - 16 Haziran 1970...

Türkiye tarihinin en büyük işçi mücadelesi olarak anılan büyük işçi direnişinin üzerinden 54 yıl geçti.

İki gün boyunca süren ve Türkiye'nin birçok yerine yayılan direniş hala emek mücadelesine ışık tutuyor.

Bir meydan okuma...

Gün içerisinde Birleşik Metal-İş Sendikası Bursa Şubesi'ndeydim.      

Disk Güney Marmara Bölge Temsilciliği ve Birleşik Metal-İş Sendikası Bursa Şubesi,  15-16 Haziran anma programı düzenledi.

"15- 16 Haziran 1970'te ne oldu?" üzerine sunumu Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Doç. Dr. Mustafa Berkay Aydın'dan dinledik.

Öncesinde...

Birleşik Metal - İş Bursa Şube Başkanı ve Disk Güney Marmara Bölge Temsilcisi Gökhan Aydın'ın konuşmasından bahsedeyim.

"1970 yılında dönemin siyasi iktidarının Sendikalar Kanunu'nda değişiklik yaparak DİSK'i fiilen ortadan kaldırmak amacıyla bir yasa tasarısı çıkarmak istemesine karşı işçi sınıfının ayağa kalkıp "Artık yeter!" dediği bir direniş destanı olan 15-16 Haziran'ın 54. yıldönümündeyiz. Şanlı 15-16 Haziran'ın izinde ekmek, adalet ve hürriyet mücadelesine!" dedi.

Dönemi hatırlattı:

"DİSK güçlendikçe; ücretler yükselmekte, işçiler yeni haklar elde etmekte, işçi sınıfı güçlenirken işyerlerinde ve ülkede söz ve karar sahibi oluyordu. Patronlar ve iktidar bu gelişmelerden rahatsız olduğu için DİSK'i yok etmek istiyorlardı. Hazırladıkları yasal düzenlemeyi kolaylıkla hayata geçireceklerini düşündüler. DİSK'in çağrılarına kulaklarını tıkadılar, işçilerin tepkilerini dinlemediler. 'Biz yaparsak olur' dediler ama yanıldılar. Tasarının Meclis'ten geçmemesi için yaptığı girişimlerden sonuç alamayan DİSK, bütün işyeri temsilcileri ve yöneticilerini 14 Haziran 1970'te toplayarak eylem kararı aldı."

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) kurucularından ve ilk genel başkanı olan Kemal Türkler'in toplantıda yaptığı konuşması:

"Meclis'teki kanuna karşı kısa zamanda DİSK'e bağlı bütün sendikaların hemen kendi işkollarında greve geçmesi gerekir arkadaşlar. Biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler durduğu zaman dünya durur arkadaşlar. Uçak durur, gemi durur, fabrikalar durur, bütün vasıtalar durur. Çünkü biz işçiler buna hâkim olduğumuz müddetçe her şey de o zaman kendiliğinden halledilmiş olur."

Devamında...

"Ve Kemal Türkler'in dediği gibi oldu. 15 Haziran sabahından başlayarak sadece DİSK'li işçiler değil, örgütlü-örgütsüz tüm işçiler, kol kola omuz omuza direndi. İlk olarak İzmit, Gebze ve İstanbul'dan 100 binin üzerinde işçi Ankara asfaltını keserek yürüyüşe geçti. Her adımda sayıları arttı, yeni sesler katıldı. Bu kıvılcım Türkiye'nin diğer büyük kentlerine de ulaştı" diyerek sözlerine devam etti.

"Dönemin iktidarı işçileri dinlemek yerine susturmaya çalıştı. İşçilerin yürüyüşü engellenmek istendi. Açılan ateş sonucu üç işçi yaşamını yitirdi. 60 günlük sıkıyönetim ilan edildi. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandı ve yargılandı. 5 binin üzerinde işçi önderi işten atıldı. Gözünü karartan hükümet yasayı çıkarttı ama fiili olarak uygulayamadı. Gücümüz birliğimizden gelir diyen işçilerin kararlılığı sayesinde DİSK'in kapısına kilit vuramadı. Nitekim Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti. DİSK'in görüşleri haklı çıktı. DİSK kazandı, işçiler kazandı. Bu şanlı direnişi nesilden nesile Türkiye işçi sınıfına anlatmak hepimizin görevidir."

Gelelim bugüne...

"Yüksek enflasyon karşısında maaşlarımız eriyor. Gelirde, vergide ve ülkede adalet her gün biraz daha bozuluyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz başta olmak üzere hürriyetimiz alabildiğine kısıtlanıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri maliyet unsuru olarak görülüyor. Emekliler sefalete mahkûm edilerek çalışma yaşamına devam etmeye zorlanıyor" serzenişinde bulundu.

Çağrı yaptı:

"Türkiye işçi sınıfı bunu hak etmiyor! Türkiye işçi sınıfı bu adaletsiz düzeni kendi elleriyle değiştirebilir. 15-16 Haziran direnişinin ışığında birleştiğimizde hiçbir kuvvetin bizi yenemeyeceğini biliyoruz. Türkiye işçi sınıfını DİSK çatısı altında birleşmeye, 15-16 Haziran direnişinin izinde mücadeleye çağırıyoruz. Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet, demokrasi, ekmek, adalet, hürriyet ve sendikal haklarımız için yaşasın 15-16 Haziran! Yaşasın işçilerin birliği, direniş ve DİSK!"

Sonrasında...

Rahmetli Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün programında hazırlanan 'Türkiye'yi sarsan iki gün' belgeseli yeniden gündeme geldi, izledik.

Birand'ın dediği gibi, zaman hızla akıp gidiyor ve bazı şeyler asla unutulmuyor.

"O günler sendikalar yeni yeni güçleniyor ve işveren kesimi, hükümet işçilerle yeni yeni muhatap olmaya başlıyordu. Kısacası herkes çok deneyimsizdi. Peki ya sonra? Sonra yaşananlar önemli bir ders niteliği taşıyordu" belgeselden alıntı...

"İşçilerin yürüyüşünde başı kadın işçiler çekiyordu. Barikatlar kadın işçilerin önünde eğiliyordu. Cesaretleri erkek işçileri de etkiliyordu" belgeselden alıntı...

"Hiçbir korkumuz yoktu. Vilayetin oraya geldiğimiz engel olunmaya çalışılıyordu. 180 tane kadın işçi tek başına, hiçbir destek almadan ve müdahale de olmadan yürüdük" emekli kadın işçi ve belgeselden alıntı...

15-16 Haziran 1970 direnişi DİSK'in korunması için başlamış ama işçilerin benliğinde ekonomik haklar gibi bambaşka rüzgârlar estirmişti.

İşte 15-16 Haziran 1970 işçi eylemlerinin ve umudun hikâyesi...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları