Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Tarım küçülürken gıda fiyatları ucuzlar mı?

2024.03.16 19:48 - Son Güncellenme: 2024.03.16 19:50
A

COVID-19 pandemi sürecinden beri tarım ve gıda sektörü daha sık konuşulur ve tartışılır oldu.

O ortamda yerli üretimin ne kadar kıymetli olduğu ve kendi kendine yeterliliğin ne kadar önem arz ettiği yeniden fark edildi.

Fakat hastalanınca sağlığın kıymetini hatırlayıp dert yanarız misali.

Sonrasında iyileşince de unuturuz ya...

Maalesef o hatırlamalar dönemsel olmaya devam ediyor.

Gelelim meseleye.

Ramazan ayındayız ve gıda fiyatlarının seyri...

Gıda fiyatlarındaki yükseliş hız kesmeden devam ediyor.

Küresel gıda fiyatları bir yılda yüzde 10,5 gerilerken, Türkiye'de ise gıda enflasyonu yüzde 71'i aştı.

Yoksulluk sınırı için gıda enflasyonu yüzde 100'ün üzerinde.

Aradaki makas her geçen gün açılıyor.

Peki, aradaki bu büyük ayrışmanın nedeni ne?

Küresel gıda fiyatları ucuzlarken, neden her geçen gün Türkiye'de daha pahalı hale geliyor?

Şöyle ki;

Tarımsal üretim maliyetlerinin yüksek seyri ve kronik sorunlardan kaynaklanan arz-talep dengesizliği ile fiyat istikrarsızlığı.

Pahalıya üretilen bir ürünün ucuza tüketilmesi mümkün mü?

Ben buna 'ithalat sopası'demek istiyorum.

Çünkü ithalata bağımlı düzen, döviz kuru etkisi, plansız üretim ve birçok neden gıda enflasyonu tarafında dayanıksızlıkları arttırıyor.

Tarımda üretici enflasyonu yükselişini sürdürüyor.

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) Şubat'ta yıllık yüzde 58,29, aylık yüzde 7,18 arttı.

Aralık ayına göre yüzde 11,30 artış yaşanan endekste on iki aylık ortalamalara göre yüzde 60,28 yükseliş gerçekleşti.

Benzin grubunda 1 lira 53 kuruş, motorin grubunda ise 1 lira 10 kuruşluk zam pompa fiyatlarına yansıdı.

Tarımda yerli üretim ve kendi kendine yeterlilik konusunu yazmışken;

Türkiye ekonomisinin yüzde 4,5 büyüdüğü 2023 yılında tarım sektörünün yüzde 0,2 küçüldüğü verileri de hatırlatayım.

Tarım küçülen tek sektör oldu. Finans ve sigorta sektörünün yüzde 9,0 büyüdüğü 2023'te inşaat sektörü yüzde 7,8, hizmetler sektörü yüzde 6,4, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,7, sanayi sektörü ise yüzde 0,8 büyüdü.

Tarım sektöründe özellikle hayvansal üretimde yaşanan sıkıntılar büyümeyi negatif etkiledi.

2023 yılında azalan büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı, yem tüketim trendindeki yavaşlama büyüme kompozisyonu olumsuz etkiledi.

Çiftliklerde kapasitelerin altında hayvan varlığı, işletmelerinin bir kısmının boşalması ve kapanması sonucu sektörden çıkışların da hızlanması büyümeyi sekteye uğratan etkenler arasında.

Ve bitkisel üretim açısından tohum ve gübre tarafındaki görece zayıf talep seyrin yanı sıra üretim ve fiyatlamalarda yaşanan sıkıntılar da daralmaya etki eden diğer faktörler arasında.

O halde tarım küçülürken, gıda fiyatları ucuzlar mı?

Tarımda üretimin gerilediği bir ortamda gıda enflasyonunun düşmesi pek olası görülmüyor.

Örneğin kırmızı et sektörü...

Son dönemde kırmızı et fiyatlarına yönelik tartışmalar, arzda daralma ve maliyetlerde artış çemberi etrafında dönüp duruyor.

Herkes konuyu kendi penceresinden değerlendiriyor.

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) yönetimi, "kriz" şeklinde yorumladı.

Et fiyatlarında yaşanan artışın 2-3 sene daha süreceği ifade edildi.

"Tabii pahalılığın özünde piyasada üretimin azalmış olması yatıyor. 2015 yılında körüklenen kontrolsüz hayvan ithalatı, içeride üreticinin zarar etmesine sebep verdi ve kırsaldaki üretim rekabet edemeyince yerli üretici üretimden çıktı. Hatalı ithalat kararlarının ne denli büyük tehdit olduğuna tanıklık ediyoruz"

Gelinen noktada küçük aile işletmelerinin azaldığı ve tarımla uğraşan insanların bir daha üretime geri dönmek istemediğine dikkat çekildi.

Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (ETBİR) yönetimi, besicilerin enflasyondan kaynaklanan maliyet artışını et fiyatlarına yansıtmak zorunda kaldığına ve fiyatlarda artış beklediklerine dikkat çekti.

"Besicilerimizin devlet tarafından desteklenmesi fiyat artışlarının önüne geçeceği inancındayız" şeklinde yorumladı.

Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) yönetimi, "Bugünkü fiyat yüksekliğinin temel nedeni üretim maliyetinin yüksekliğidir. Üretim maliyetinin yüksekliğinin altında da beside kullanılacak genç erkek sığır fiyatlarındaki artışlar yatmaktadır. Şöyle ki; 2023 yılında 250 kg canlı ağırlıktaki besi materyali erkek sığırın alış fiyatı Kars' ta 2023 yılı ocak ayında 90 TL/KG iken bu yıl ocak ayında 220 TL/KG a ulaşarak yüzde 144, Marmara bölgesinde 2023 yılı Ocak ayında 60 TL/KG iken bu yıl ocak ayında 170 TL/KG seviyesine ulaşarak yüzde 183 oranında artmıştır. Besi materyali alım fiyatlarındaki bu aşırı artış, besi maliyetinin yıllık yüzde 95 oranında artışına neden olmuştur. Üretim maliyetlerinin bu oranda artışına rağmen satış fiyatı artışının yüzde 85'te kalması, üreticinin hiç kazanç sağlayamamasına, fiyatlardan tüketici ve kasap esnafın yanında besicinin de memnuniyetsizlik yaşamasına sebep olmaktadır " diyerek yorumladı.

Dikkat çekilen noktalar özetle bu şekilde...

Son olarak...

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'ın "Çiftçiler desteklerin artırılmasını bekliyor" açıklamasından sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum.

ÇİFTÇİLER BELEDİYELERDEN NE BEKLİYOR?

Yazılı açıklamada yaklaşan yerel seçimler öncesi çiftçilerin belediyelerden beklentilerine ve taleplerine yönelik ziraat odaları aracılığıyla yapılan çalışmanın sonuçları yer alıyordu.

Özellikle dikkatimi çeken notlar vardı.

Çalışma neticesinde, büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde tarım alanlarının yeterince korunmadığı, desteklerin çiftçilerce yeterli bulunmadığının tespit edildiğini belirtti.

Çiftçilerin tarım arazilerinin korunmasını istediklerine işaret ederek, "Büyükşehir belediyeleri, kendilerine emanet edilen köylere ait arazilere sahip çıkmalıdır. Tüm belediyeler arazilerin amacı dışında kullanılmaması ve imara açılmaması konusunda her türlü tedbiri almalıdır. Her ilde oluşturulan Toprak Koruma Kurullarında ziraat odalarının yer almasına destek vermeli ve buraya gelen amaç dışı kullanım taleplerine yönelik de ziraat odalarıyla birlikte hareket etmelidir" değerlendirmesini yaptı.

"Özellikle tohum, fide, gübre, mazot, yem ve ilaç gibi girdilerin tek bir defaya mahsus verilmesi, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı sunmayacaktır" yorumunda bulundu.

Özetle bu şekilde...

Değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları