Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Şirketlerin radarında ne var?

2022.06.16 17:07 - Son Güncellenme: 2022.06.16 17:08
A

Harika fabrikalar kurabilir, içerisini son teknoloji makinelerle donatabilirsiniz.

İhracat rekorları kırabilir, uçsuz bucaksız geniş ürün yelpazenizi piyasaya sürebilirsiniz.

Müthiş gökdelenler dikebilir, ama çoğumuz mimarlığın ne olduğunu ve hatta Mimar Sinan'ı bilmeyiz.

Kısacası, insan olmadan olmuyor.

Uzun zamandır Endüstri 4,0'ı, dijital dönüşümü ve inovatif düşünceyi konuşuyoruz.

'Eyvah! Endüstri 4,0' panikliğinin yaşandığı dönemleri hatırlıyorum.

"Robotlar insanların yerini alacakmış!"

Güldünüz değil mi?

Hala bu düşüncedeyseniz merak etmeyin, robotlar insanın yerine geçmeyecektir.

Yapay zekâ, insanın aklına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan dönemin altını çiziyor.

Neden böyle bir giriş yaptım?

Çünkü insan yönetimi olmadan, sanayi devrimlerinin hiç birine cevap veremezsiniz.

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) Güney Marmara Şubesi Başkanı Neslihan Özer'i ziyaret ettim.

Zor dönemlerden geçen iş dünyasında, yönetici ve çalışanların motivasyonunu artırmak için nelerin yapılması gerektiği ve PERYÖN Güney Marmara üzerine sohbet ettik.

Kendisinin müthiş projeleri olmasının dışında, otomotiv sektöründe başarısıyla adından söz ettiren insan kaynakları yöneticisi...

Hadi, insan yönetimi üzerine gelişmelere bir göz atalım...

Neslihan Özer, insan yönetiminin önemli bir değişim ve dönüşüm içerisine girdiğini söylüyor.

Nasıl mı?

"İnsan yönetimi, kültürel olgulara bağlı bir kavramdır. Avrupa'daki insan yönetimi kavramıyla, Türkiye'deki insan yönetimi kavramı asla birbiriyle paralel değil. Öte yandan değişen bir devir var, ekonomik unsurları da eklediğimizde çok hızlı ve dinamik bir şekilde ilerliyor. Aslında bu dönemde yönetici olmak çok zor, 3 ayrı kuşağı yönetiyorsunuz. Bir yandan ekonomik güçlüklerle başa çıkmak isteyen insanların motivasyonunu yüksek tutmaya çalışıyorsunuz, öte yandan da piyasalar çok agresif bir durum sergiliyor. İnanılmaz boyutta rekabet var. Hızlı çözümler üreterek, işletmenizin verimliliğini ve rekabetçiliğini korumak zorundasınız. Bugün yöneticilere değil, liderlere ihtiyacımız var. Dolayısıyla PERYÖN, daha iyi bir gelecek için insan yönetiminin nasıl olması gerektiğini, nereden nereye evrimleşmesi gerektiğini hatırlatıyor. Ekonomi çok haşin ilerliyor, yüksek enflasyonla başımız dertte. 25 yıllık otomotiv tecrübem ve üyelerimden aldığım geri dönüşlerle rekabetçiliği ve sürdürülebilirliği sağlamanın tek yolunun maddi olarak çalışanı güçlendirmek olmadığını biliyorum."

Neslihan Özer; pandemi, ekonomik koşullar, piyasa istikrarsızlığı şirketlerin geleneksel operasyonel ve stratejik hedeflerini ciddi biçimde etkilediğine değiniyor ve ekliyor:

"Bu süreçte öne çıkan yeni trendlerin etkisi iyi değerlendirilmelidir. Hızlı aksiyon gerektiren alanların doğru belirlenmesi gerekiyor. Kriz kaynaklı hedef ve planların ne ölçüde değiştiğinin analizi daha da önem kazanıyor. Bu dönemde iş dünyası olarak, 3 kuşağı bir arada tutmaya çalışıyoruz. X kuşağı, bir şeyi elde etmek için çalışması gerektiğinin bilinciyle hareket eden bir kuşaktır. 'Çalışacağım ki olacak, emeksiz yemek olmaz!' gibi deyimlerle büyümüş bir kuşaktan bahsediyorum. X kuşağının eksik yönü Y kuşağında tamamlanmış. Y kuşağı daha agresif ve daha fazla risk alan, daha çok girişimcilerin olduğu bir kuşak. Ama Y kuşağı da çabaya önem veren bir kuşak. Z kuşağı, 'neden ben bu kadar çabalıyorum, zaten ben hayattaysam her şeyi hak ediyorum' diyor. Dolayısıyla Z kuşağı her şeyi hak ettiğini ve çok çalışmasına gerek olmadığına inanan bir kuşak. 3 kuşağın ihtiyaçları ve bakış açıları bu kadar farklı iken, 'insan yönetiyorum' diyen insanların da 3 kuşağın ihtiyaçlarına aynı anda cevap vermelerini bilmeleri gerekiyor. PERYÖN Güney Marmara olarak, 'ne yapabiliriz?' sorusu üzerine çalışıyoruz."

"Değişime hızla adapte olup, çevik bir şekilde planlarını dönüştürebilen liderler, rekabette de şirketlerini öne çıkaracaklar" diyen Neslihan Özer, şöyle devam ediyor:

"Sanayi devrimlerinde radikal değişiklikler uzun vadeye yayılırken, günümüzde yeni ihtiyaçlar doğuyor. Hazırlıksız yakalandığımız pandemi döneminde ekonomik olarak çok iyi seviyelerde olabilseydik, çok etkilenmezdik. Öte yandan hayatta kalmak için çalışan bir ülkeyiz. Pandemi ile yaşamaya alıştık derken, çip krizi ile yaşamaya başladık. Daha sonra Rusya - Ukrayna savaşı başladı. Etkiledi mi? Evet çok etkiledi. Bir takım imalatlarla ilgili sıkıntılar yaşandı, buna da adapte olmayı başardık. Tüm bunlar olurken; enflasyon fırladı ve alım güçlerimiz düştü. Bunların hepsi çalışanların şirketlerine duyduğu güveni zedeleyen faktörler. Bazen suyun üzerine çıkabilmek için dibi görmek lazım. O yüzden her krizin bir kazananı vardır, değişen ekonomi ve koşullara adapte olmayı bilenler, yönetim tarzlarını ve iş yapış şekillerini değiştirenler güçlü çıkacaktır. Dernek olarak, üyelerimizin iş yapış şekillerine çevik dönüşümü entegre edebilmeleri için yol gösterici projeler geliştiriyoruz."

Ve ekledi:

"Öte yandan yaşadıklarımız çevik ve adaptasyon yeteneğinin ne kadar önemli olduğunu ve insan varlığının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Pandeminin etkilerinin azalmasıyla birlikte dernek olarak tekrar sahaya indik. PERYÖN Güney Marmara olarak, Bursa'da Beyhan Budak'ın konuşmacı olduğu 'fark yaratan sohbetler' programımızı düzenledik. Dernek olarak işletmelerin iş yapış şekillerini değiştiremeyiz, fakat üyelerimize farklı pencereden farkındalıklarını yükseltebiliriz. Beyhan Budak, iş hayatında insana dokunmanın kıymetini ve verimlilik üzerindeki etkisini anlatırken, yöneticilerin çalışanların psikolojisini doğru yönetebilmelerine dikkat çekti. İkinci fark yaratan sohbetimizi Eskişehir'de yaptık. Hakan Bilgin, psikolojiden bahsederek, önce kendi varlığımızın değerini bilerek ve olduğumuz halimizle ancak en büyük kazanç ve başarıyı elde edebileceğimizi anlattı. Bu alanı da yöneticilerin, çalışanlara nasıl vermeleri ve nasıl açmaları gerektiğinden bahsetti."

Günümüzde farklı kuşakların iş hayatında bir arada çalıştığını, ancak her kuşağın farklı beklentiler içinde olduğuna işaret etti:

"Firmaların, çalışanlarını destekleyen uygulamaları devreye aldıklarını gözlemliyorum. Öte yandan, yüksek rekabet içerisinde müşteri beklenti ve istekleri durmadan değişirken; proje süreleri kısalıyor, çalışma şekilleri değişiyor ve daha çevik ekiplere ihtiyaç duyuluyor. Bütün bu tanımlar çevik yönetimi ifade ediyor. Bu bir mucize değil; yeni koşullara adapte olabilen, alternatif planlar üretebilen, maliyetleri minimuma çekebilen ve kaynak oluşturabilenler var olmaya devam edecek. Dolayısıyla gelişmesi gereken iki tane yetkinlik var; Nasıl çevik çalışırım ve nasıl adapte olurum? Gerilimli bir toplumun içerisindeyiz. Gerilimli bir toplum üretim yapamaz. Dolayısıyla çalışanın, öncelikle kendisini dinleyen yöneticilere ihtiyacı var. Yöneticinin ise, iyi bir dinleyici ve ayna görevi görmesi gerekiyor. Sadece birbirimizi daha çok dinlemeye ve biraz daha sağduyuyu hayatımıza entegre etmeye ihtiyacımız var. Bu arada yönetim kademesinin üzerindeki maliyet baskısını ve rekabetin zorlu ortamını unutmadım. Dolayısıyla şeffaf iletişim, iki taraf içinde anlayışı yükselecektir. Dolayısıyla yöneticilerin, koçluk yaparak çalışanlara değerli olduğunu hissettirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan liderlik, öğrenilebilen bir yetkinliktir ve bunun çeşitli yöntemleri var. Gerçek bir lider, durum ve koşullara göre iş yapış şeklini doğru entegre edebilmelidir. Yetkinlik için farkındalık gerekir. PERYÖN'ün amacı, farkındalık yaratmak. Huzurun, işbirliğinin, iletişimin ve çalışanın değerli olmadığı bir işletmenin hayatta kalması uzun vadede bana hiç mümkün gelmiyor."

İstihdama dikkat çekti:

"İstihdamı arttırmamız lazım. İstihdamı arttırmamızın yöntemi ise, üretimi arttırmaktan geçiyor. Performansı arttırmak için dijitale ve otomasyona doğru yöneliyoruz. Bunun sonucunda insan gücüne daha az ihtiyaç duyuyoruz, istihdamı düşürüyoruz. Peki dijitalleşmeyelim mi? Bilakis dijitalleşelim ve daha çok otomasyona yönelelim, ama inovatif düşünceyi de entegre ederek üretimimizle birlikte istihdamı da arttıralım. Türkiye en iyi mühendislerin yetiştirildiği ülkelerden birisidir. Gençlerimizin inovatif ve girişimci ruhları var. Sadece, iş hayatının nelere ihtiyacı olduğunu anlatabilmek gerekiyor. Sanayi, meslek okulu ve üniversite işbirliklerini çok önemsiyorum. PERYÖN olarak, 2019 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı ile endüstri meslek liselerinin gelişimi için önemli bir protokol imzalamıştık. Teknik olarak donanımlı bireylerin yetişmesi için endüstri meslek liselerine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bugün istatistikler, ara kademe teknikerlerinin ileride en yetkinlik kıtlığı yaşanacak kademe olduğunu söylüyor. Teknik donanımı yüksek ara kademe elemanı bulamıyorsunuz. Bu işin ara kademesi ve birde mühendis tarafı var. Bizdeki gençlerin kapasitesi, dünyanın birçok ülkesinde yok. Ama ne yazık ki, farkında değiller. Ancak sanayi - okul işbirliğini arttırarak farkındalık oluşturabiliriz. İş hayatında başarı yaratman için fark yaratman gerekiyor. Cesur olmak ve iş dünyasının neye ihtiyacı olduğunu iyi analiz etmek ve yaratıcı yönü ortaya çıkarmak gerekiyor. Bundan sonraki süreçte, iş hayatında fark yaratan kazanan olacak. Mesleklerde bu yöne doğru gidiyor. Denklem çok basit, rekabet ortamında fark yaratan ve adapte olanlar kazananlar olacak."

Günümüzde farklı kuşakların iş hayatında bir arada çalıştığını, ancak her kuşağın farklı beklentiler içinde olduğunu vurgulayan Neslihan Özer, şöyle devam etti:

"Farklı beklentileri olan kuşakları aynı ekip içinde toplayarak ve aynı motivasyonla iş çıktılarına katkı vermelerini sağlamak yöneticilerin en çok zorlandıkları konuların başında geliyor. Öte yandan kadın istihdamını artırmak çok zor, ama çok da önemli. Bunu yönetici ve kadın çalışanlar açısından doğru konumlandırmak, iş hayatında kadınların ve erkeklerin farklı güçlü kaslarını doğru alanlarda kullanmak ve çeşitliliği sağlamak başlı başına bir süreç. Dernek olarak bu gibi süreçlerde yöneticilerimize desteklerimiz sürecek. PERYÖN Güney Marmara'nın 100'e yakın firması ve 300'ün üzerinde üyesi var. Bursa'nın yanı sıra Balıkesir, Eskişehir ve Çanakkale'de etkin konumdayız."

Kısacası;

Yaşam kalitemizi destekleyen unsurlar iş hayatına değer yaratma konusunda önemli.

Bugünün ve yarının şirketleri, verimlilik ve yarattığı değerle de ilişkilendiriliyor.

Çalışanların becerileri, muhakeme yeteneği, yaratıcı fikirler ve çevik hareket edebilme gücünü gösteren kazanıyor.

Yeni dönem inovasyon odağında planlama yapmanın önemini vurguluyor.

Makinelerin hızlı bir şekilde evrim geçirmesinden dolayı, bugünün standartlaşmış iş kalıpları gelecekte farklı bir konsept ve içeriğe bürünecek.

Bu anlamda da insan kaynakları departmanları ve diğer departmanlar da stratejik bir birime dönüşecek ve roller değişecek.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları