Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Sigorta primlerine rekor zam!

2022.08.08 18:16 - Son Güncellenme: 2022.08.08 18:26
A

Son zamanlarda sigorta şirketleri en zorlu süreçlerinden birini yaşıyor.

Ekonomide yaşanan dalgalanmalar ve özellikle bazı sigorta çeşitlerinde yapılan mevzuat düzenlemeleri sigorta sektöründe kontrol edilemeyen bir durum yarattığına işaret ediliyor.

Kısacası, rakamların sürdürülebilir olmaktan çıktığı bir dönemden bahsediliyor.

Böyle giderse çok sayıda sigorta acentesinin de önümüzdeki yıllarda pazar payının olumsuz yönde etkileneceği öngörülüyor.

KPMG'nin yayımladığı 2022 yılı 'Sigorta Sektörel Bakış' raporuna göre, 2021 yılsonu itibarıyla Türkiye sigorta sektörünün büyüklüğü 400 milyar TL'yi aştı.

Covid-19 salgınının yarattığı ekonomik sıkıntılar,  sonrasında iş gücü piyasasındaki daralma, enflasyon, döviz kurundaki artış ve hane halkı gelirlerindeki gerileme yavaş yavaş sigorta sektöründe de çıkış yolları aratmaya başladı.

Bu aralar sıklıkla sigorta sektöründe zorunlu trafik poliçesi krizi yaşandığını duyuyoruz.

Bilindiği üzere, trafik sigortasında zorunlu bir tarife bulunuyor ve sigorta şirketleri de bu tarife üzerinden poliçe üretip satmak zorunda.

Ancak maliyet tarafından baktığımızda, özellikle de döviz kuru artışı kaynaklı öngörülemeyen bir durum yaşanıyor.

Sigorta şirketleri fiyatlama politikalarında özellikle enflasyon ve döviz kuru etkisini göz önünde bulunduruyor.

Baktığımızda iki tabloda da iç açıcı göstergeler yansımıyor.  

Eminim sizinde aklınıza takılan bazı soru işaretleri vardır.

Örneğin, sigortada maliyet krizi derinleşiyor mu?

Birçok şirket pazardan çekilebilir mi?

Trafik sigortasında arz krizi büyüyor mu? Gibi...

İşte tüm soruların cevaplarını almak ve sigorta sektöründe yaşananları konuşmak için Şençayır Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Firma Sahibi Şeyda Şençayır ile bir araya geldik.

22 yıllık tecrübesi ile Şeyda Şençayır, sigorta sektöründeki son gelişmelerine yönelik önemli mesajlar verdi.

Uzun zamandır yaşanan ekonomik krizden sigorta sektörünün de nasibini aldığını ifade ederek sohbete başladık.

"Ekonomik kriz sigorta sektörünü de etkiledi. TÜFE ve dolar kurunun artışı, araç rayiç bedelleri ve hasar oranlarının yükselmesiyle şirketlerin tavan ve taban fiyatlarını da yükseltti. Bu durumdan diğer sektörler gibi bizler de etkilendik."

Şeyda Şençayır, cümlesine şöyle devam etti:

"İlk pandeminin başladığı dönemde sigorta sektörü stabil ilerledi. Kapanmalarla birlikte sigorta sektörü de kendine yeni rota arayışlarına başladı. Yeni düzenin getirdiği dönemde online ortamda çalışmalarımızı sürdürmek zorunda kaldık. Dolayısıyla ıslak imzalı evrakları doldurduğumuz dönemin yerine sistem değişikliği ile dijital dönüşümün getirdiği sigortacılıkta dijital imza dönemi başladı. Öte yandan dolar, euro ve enflasyonda yukarı yönde sıçramalar başladı. Beraberinde elementer sigorta dediğimiz; trafik sigortası, kasko sigortası, işyeri sigortası, konut sigortası, dask (doğal afet sigortalar kurumu) sigortası ve işveren sorumluluk sigortalarının fiyatlarında ciddi oranlarda artışlar meydana geldi."

"Biliyorsunuz ki, trafik sigortasında bir devir kapandı" dedim ve şu paylaşımı yaptı:

"Hatta bazı sigorta şirketlerinin trafik sigortası kesme ekranını kapatarak teklif veremediğini duydum. Bu durumu kısa süre için şirketlerin kendi içinde aldığı önem ve farklı metotlara yönelmesi olarak yorumlayabilirim."

Müşterilerin alışık olmadığı yönde bazı poliçelerin tek çekim olarak harcamalara yansıdığını ve bu durumun müşteriye etkisini sordum:

 "1 Ağustos itibariyle zorunlu trafik sigortalarına ilişkin bazı kararlar alındı. Zorunlu trafik sigortalarında tavan fiyat uygulamasına ilişkin daha önce kredi kartıyla 3-4 taksit olarak alınan poliçe bedelleri tek çekim olarak alınmaya başlandı. Bu durum tüketicilerin ödeme gücü açısından mağduriyetler ortaya çıkarmaktadır. Enflasyon ve dövizdeki artış maliyetlere yansıdı. Örneğin; tam donanımlı kasko poliçesinde çıkan teminat aynı olmasına rağmen, müşteri teklif de yer alan maliyet değişiminin anlık yansımalarını görmeye başladı. Bu durum sadece tüketiciyi değil, bizleri de etkiledi. Hasar oranlarındaki maliyet artışları da sisteme yansıdı. Araçların rayiç bedelleri de arttı. Rayiç bedellerindeki artış teminatlara yansıdı ve teklif fiyatları da yükseldi. Böyle giderse sigorta şirketleri olumsuz yönde etkilenecektir. Aynı zamanda araç alımları ve trafikte araç sayısı da düşecektir. Zaten çip krizi ve maliyet artışları kaynaklı sebeplerden dolayı galeriler de sıfır araç bulmak imkansızdı ve araç piyasasında belirsiz fiyat oluşmaya başlamıştı. Dolar/ TL 8 seviyesinde iken, bugün 18 seviyelerine geldi. Doların yükselmesiyle hasar prim dengesi altüst oldu. Hasar oranları yükseldikçe prim oranları fırladı,  bu şirketlerin oranlarına ve fiyatlarına yansıdı."

Fiyat artışlarına dikkat çekti:

"Kasko fiyatları 4 katı arttı. 4 bin 500 TL'ye kestiğimiz kasko poliçesini, bugün 15 bin TL'ye kesiyoruz. Özel sağlık sigortalarının taban fiyatları 2- 3 katına çıktı. Geçen yıl 3 kişilik bir aile için sunulan teklif 4 bin 500 TL iken, şuanda bu rakam 10 bin - 12 bin TL civarında. Örneğin, tek kişinin özel sağlık sigorta primi 3 bin 500 TL iken,  bugün 6 bin 500 TL civarında. 3 yıldan sonra özel sağlık sigortalarında ömür boyu yenileme garantisi verildiği için müşterilerin opsiyonları oluşmaya başlıyor. Tüketicinin vazgeçebileceği bir ürün değil, eğer vazgeçerse tüm hakları yanıyor. Hem acenteler hem de müşteriler olarak çok zor bir dönemi yönetmeye çalışıyoruz. Sistem tarafından anlık değişen sigorta poliçe bedellerine müdahale edemiyoruz. Bu durum acenteler için çok önemli bir faktör. Çünkü müşteriyi kaybetme riski var. Müşteri ani fiyat değişimlerinden ciddi oranda etkileniyor. Hatta müşteri tarafından "Kasko poliçesi 1 aylık ya da 3 aylık yapılabiliyor mu?", "Bu sene de yaptırmayalım." gibi taleplerle karşılaşabiliyoruz. Biliyorsunuz ki, kasko poliçeleri yıllık kesiliyor. 22 yıldır sektörün içerisindeyim. Bizim işimizde güven duygusu, sürdürülebilirlik ve müşteri odaklı olmak çok önemli."

Birçok şirketin fiyat yükselmelerinden olumsuz yönde etkilenebileceğine değindim ve sürdürülebilirliğe dikkat çekti:

"Bazı acenteler sürdürülebilirlik adına bilinçli tercihlerle doğru hamle yapmak zorundalar ve bu yola doğru gidiyorlar. Önümüzdeki yıllarda sektörde sürdürülebilirlik adına doğru hamleler yapanlar ve doğru fiyat politikası izleyenler kazanacaktır."

BES'e değindi:

"TBMM'de kabul edilen torba yasa ile 'Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki (BES) devlet katkısı oranı yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkarıldı. Bireysel Emeklilik Kanununda yapılan yasal düzenlemeyle birlikte, 18 yaşından küçük çocukların sisteme girmelerinin önündeki engel kaldırıldı. Yapılan değişiklikle bir ailenin çocuk dâhil her bir üyesi için oluşturulan sözleşmelerde bireyler ayrı ayrı yüzde 30 devlet katkısı avantajından yararlanabiliyorlar. Bu çok büyük bir avantaj yaratıyor. Bu ürün çok fazla talep alıyor."

"Yatırımcı güvencesini hangi yönde değerlendirmeli?" diye sordum.

"Hayat sigortası, BES ve diğer enstrümanlar olmak üzere sepetlerin ayırması gerektiğini düşünüyorum. Bir tek yatırım aracı zamanla avantaja değil, dezavantaja dönüşebiliyor. Bir bireyin mutlaka Hayat sigortası ve BES'i mutlaka olmalı. Aynı zamanda döviz kurundaki artış dolar yatırımlarını artırdı. Dolar yatırımlarına yönelmeyi tercih eden müşteriler, dolar poliçelerini tercih etmeye başladı. Son bir kaç aydır da hayat sigortalarında dolar poliçeleri önemli oranda rağbet görüyor."

Banka sigortacılığı ile ilgili soruma şu yanıtı verdi:

"Geçmiş yıllarda banka sigortacılığı bu kadar randımanlı değildi. Son zamanlarda, sigorta ürünlerinin pazarlanmasında bankaların rolünün gittikçe arttığı gözlenmektedir. Başta kredi bağlantılı ürünler olmak üzere banka sigortacılığı, özel sigorta acentelerinin endişelerini arttırdı. Tüketiciler tarafından banka sigortacılığı ile ilgili sıkıntılar olduğunu duyuyoruz. Yasa diyor ki, kredi çekmek istediğinde bankadan hayat sigortanı yaptırmak zorunda değilsin. Her hangi bir sigorta şirketinden, acente veya bölge müdürlüklerinden hayat sigortanı yaptırabilirsin. Bankacılar çok kabul etmese de, yasal düzenleme ve mevzuatlarda yer almaktadır. Banka sigortacılığı ile özel sigorta şirketlerini temsil eden acentelerin çalışma şekilleri birbirinden çok farklı. Özel sigorta şirketleri acenteleri birebir müşteri odaklı çalışmaktadır. Banka sigortacılığı daha spesifik ve tek bir amaca hizmet ediyor. Bu durumu özel sigorta şirketleri acentelerini, banka sigortacılığından ayrılan önemli bir özellik olarak ifade edebiliriz. Kısacası daha kapsamlı, ön planda hizmete açık, müşteri odaklı, müşterinin sürdürülebilirliğini sağlayarak ve birebir iletişim hizmeti ile finansal danışmanlık sunuyoruz. Özel sigorta şirketleri acentelerinin çalışma prensiplerinin farklı olmasından dolayı müşterilerinin devamlılık oranları daha fazladır. Örneğin, bizim şirketimizde yüzde 95 müşteri bağlılık oranı vardır."

Bir başka durum iş yeri fabrika sigortalarında yaşanan gelişmeleri sordum ve şu paylaşımı yaptı:

"İş yeri fabrika sigortalarında ise, reasürörler kıta Avrupa Euro Bölgesi mevcut yürüyen anlaşmalarına yüzde 10 zam yapmış durumdalar. Sağlık tarafında da aynı Kasko gibi adetteler eriyor. Sağlık sigortalarında medikal enflasyon da yaşanan artışlar nedeni ile primler artmış durumda. Bu sebepten dolayı sigortalı yenileme poliçesini alamıyor. 'Prim artışları ile işlerimiz fena değil' düşüncesinde değiliz. Çünkü durumlar görülen ile aynı değil. Maalesef sigorta acentelerini iyi günler beklemiyor. Diğer şirketler, 'şimdi bir şirket adım atsın da...'diye bekliyor."


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları