Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Bursa Acarsoy Tekstil'de 116 gündür eylem devam ediyor

2022.07.06 18:46 - Son Güncellenme: 2022.07.06 19:43
A

HAK-İŞ'e bağlı bir işçi sendikası olan Öz İplikİş Sendikası Bursa Şubesi'ni ziyaret ettim.

Öz İplikİş Sendikası Bursa Şubesi Örgütlenme Uzmanı Serkan Açıcı ile sendika faaliyetleri üzerine sohbet ederken, Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'nde (DOSAB) bulunan Acarsoy Tekstil'de sendikal faaliyet yürüttüğü için işten atılan 4 kadın işçinin 116 gündür fabrika önündeki bekleyişinin devam ettiğini söyledi.

Sendikal faaliyet yürüttüğü için işten çıkarılan 4 kadın işçiler için direnişlerinin devam edeceğini söyleyen Serkan Açıcı, şu paylaşımları yaptı:

"Artık sona doğru yaklaştık. Acarsoy Tekstil işvereninin hukuk tanımaz tavrı için 116 gündür fabrika önündeyiz. İşçi arkadaşlarımızın anayasal sendikal hak ve özgürlükleri engellenmiştir. Baskıcı tutum devam etmektedir. Biz tutumumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Sendikalı olmak anayasal bir haktır. İşçilerin sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmesini istiyoruz. Zor günlerden geçtiğimiz bu ekonomik  koşullarda işten atılan işçi arkadaşlarımızın tekrar işyerine dönmesini istiyoruz. Sendikalaşmayı engellemek suçtur. İşçiler burada sendikamıza üye olmak istiyor. Anayasal haklarını kullanmak istiyor. Acarsoy Tekstil Tic. San. A.Ş. Anayasanın 51. Maddesi ve 6356 sayılı yasanın 25. maddesi olan sendikaya üye olma özgürlüğü ihlal ediyor. Çalışanların sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterin. Baskıcı tutumdan vazgeçin. İşçilerin yasal temsilcisi sendikamız Öz İplik İş'i tanıyın. Öz İplik İş Sendikası olarak, bizler çalışma barışının sağlanmasını istiyoruz. İşverenin baskıcı tutumundan vazgeçip, işçinin sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı göstermesini istiyoruz. İşçilerin sesine kulak vermesini istiyoruz."

"116 GÜNDÜR SANAYİNİN ORTASINDA MÜCADELE VERİYORUZ"

Ve ekledi:

"4 yıldır Acarsoy Tekstil'de örgütleniyoruz. Türkiye'de hukuk ve mevzuat var,  maalesef saha alanında yok.  Ne yazık ki anayasal haklar fabrika kapısına kadar, içeride patronun yasaları başlıyor. Akşam saat 21:45'te kadın işçi arkadaşlarımızı işten çıkardılar, sanayinin ortasında tek başlarına bırakıldıkları andan itibaren sendika olarak direnişe geçtik. Üretimi durdurmadık. Zaten ağustos ayı gibi yetkimizi aldığımızda toplu sözleşme sürecine başlayacağız. 116 gündür sanayinin ortasında mücadele veriyoruz."

Öte yandan ;

Bugün Acarsoy Tekstil AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Emin Acar'ı aradım.

Asistanı tarafından hangi konu üzerine arandığım soruldu.

"Acarsoy Tekstil fabrikası tarafından çıkarılan işçilerin yapmış oldukları eylem üzerine aradım" dedim.

Yoğun programı olduğu söylenerek, "ihtiyaç halinde onlar size geri dönüş yaparlar" denildi.

Bu arada benim amacım tek taraflı yazı yazmak yerine, Acarsoy Tekstil'e de söz hakkı vermekti.

Ve aynı zamanda fabrika önünde eylem olmadığı da ifade edildi.

Fakat meslek hayatımda daha da ilginç bir durumla karşılaştım.

Evet, Acarsoy Tekstil'den aranmasına arandım.

Üst düzey yöneticilerden arayan kişi, başladı anlatmaya...

Sonuna kadar dinledim.

Sonunda ise, ismini yazmama izin vermediğini ve bana mesleğimle ilgili neyi yapıp yapmamam gerektiğini anlatan ifadelerde bulundu.

Ben nasıl yapmadığım bir meslek üzerine karşımdaki insana öğüt veremeyeceğim gibi, karşılaştığım tavır hoş değildi.

Kısacası bu sebepten dolayı buradan konuşmaları aktaramıyorum.

Gelelim sendikanın faaliyetlerine...

Bursa'da 3 fabrikada örgütlü olduklarını ve Yuvam İplik ile devam eden toplu sözleşme sürecine başlayacaklarına da değinen Serkan Açıcı, şöyle devam etti:

"17 şehirde örgütlenme faaliyetlerimiz sürüyor. Türkiye genelinde 42 bin 677, Bursa'da ise 1300 işçiyi kapsayan toplu sözleşme yaptığımız üyemiz var. Sendikamızın yüzde 30'u genç ve yüzde 40'ı kadın üyelerimizden oluşuyor. Genç ve dinamik sendika üye yapısına sahibiz."

Asgari ücret ve ekonomik kriz sonrası sendikaya eğilimlerin arttığını söyledi ve ardından şu değerlendirmeyi yaptı:

"İşçilerin üzerine büyük bir baskı, ne zaman düzeleceği belli olmayan ekonomik kriz ve sonunda işini kaybetme endişesi var. İnsanlar işimi koruyayım iş güdüsüyle davranmaya başladı. İşçilerin yaşam alanları günden güne daralıyor. Türkiye'de hala daha tekstil işçisi atıl durumda, metal işçileri biraz daha önüne geçti. En kötü koşullarda ve en düşük ücretlerde tekstil işçileri çalışıyor. Bir de işletmeler yok sayıyorlar. Bununda önüne ancak örgütlenerek geçebiliriz. En büyük özgürlük, kendini ifade edebilme özgürlüğüdür. Ancak toplu sözleşmeler ile yaşanılabilir ücretlere ulaşılabilir. Asgari ücret ve yüksek enflasyonun ardından sendika eğilimleri ciddi oranda arttı. Şu anda asgari ücret 5500 TL  ve patrona maliyeti 7 bin TL. En kötü bir toplu sözleşmede bile yüzde 30 bir maliyet artışı var. Bu yüzden işverenlerde sendikaya çok yakın değiller. Daha verimli, üretimin yükseldiği alanlar yaratmak ve yaşanabilir ücret için patron kesimini projelerimize dahil etmeye çalışıyoruz. Toplu sözleşmelerle enflasyona karşı işçi arkadaşlarımızı koruyoruz. Sözleşmelerimize eklediğimiz maddelerden dolayı piyasaya göre zorluk çekmedik. Üyelerimizin menfaatlerini korumaya devam edeceğiz."

"Tekstil sektöründe işçilerin en büyük sorun ne?" soruma ise şu yanıtla cevap verdi:

"Yok sayılmak! Yani, teknoloji ilerledikçe, akıllı makineler devreye girdikçe ve tonajlar arttıkça, sanki makineye sadece start veya stop düğmesine basan bir canlı gibi görülüyor. Emek yoğun bir sektörün çalışanları hak etmedikleri davranışlarla karşılaşıyorlar. Emek gücünün ve o alın terinin kutsallığı yok sayılmamalı, patronlar bunu kullanmamalı."

Sendika projelerinde şu noktaların altını çizdi:

"Her 6 ayda bir sendika olarak eğitimler ve seminerler düzenliyoruz. Türkiye'deki kayıt dışılığın önüne geçilmesi ve sendikalaşmanın önünün açılması için 'Beyaz Bayrak Projesi'ni geliştirdik. Bu projeyi sendikalaşmanın önünün açılması için hazırladık. Küresel firma ve uluslararası sendikalarla işbirliği içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yurtdışı firmaları, sipariş verdikleri firmalarda anayasa hakları koruyor mu? ve sendika üyelikleri konusunda ortak projeler geliştiriyor mu? gibi kriterler arıyor. Örgütlü fabrikaların kar marjları da yükseliyor."

"Dünyada hammadde tedarik sorunu var" dedi ve devam etti:

"Türkiye gelişmekte olan bir ülke konumunda olmaya devam edecek. Ebetteki yaşanan olumsuzluklara karşı önlemler alınmaya devam edecek. Maalesef hammadde de dışa bağımlıyız. Polyester iplikte hammadde dışarıdan geliyor. Pamuk ve karışık elyafta sıkıntımız yok, fabrikalar tam kapasite çalışıyorlar. Her yaz döneminde polyester iplik krizi başlar. Bursa'nın etkilendiğini düşünmüyorum. Avrupa'nın en büyük tekstil polyester iplik fabrikası Korteks var. Depolar full dolu. Hammadde ile alakalı bir durum değil. Tekstil sektöründeki hammadde sıkıntısı, otomotiv sektörü gibi değil."

"Sendikaların sorumluluğu çok ama bunu işçilerden gelen desteklerle devam edeceğiz" dedi ve ekledi:

"Yeni nesil sendikacılığı en iyi ortaya koyan Özİplik İş sendikasıdır. Küresel markalarla çalışan Türk firmaları, anayasal ve sendika haklarına uydukları sürece kazanan onlar olacak. Son zamanlarda büyümemizin en büyük sebeplerinden biri de bu. Çünkü, küresel firmalar denetimlerini başarıyla gerçekleştiriyor. Denetimlerde işçilerle yaptığı görüşmelerde fabrikadaki durumu belgelerle net olarak ortaya koyuyorlar."Çalışma şartlarını düzenle, koşulları iyileştir ve sendika ile meseleniçöz. Çözmezsen siparişimi çekiyorum" diyor. Yeni nesil sendikacılık işte bu!"

Patronlara şu ifadelerle seslendi:

"Sendikalı olmak verimlilik, disiplin, üretim, insanca çalışmak ve adaletli paylaşım demek... Artık patronlar sendikaları öcü gibi görmesinler. O işletmeler vemakineler bizim! Ürettiğimiz 1 metre kumaş, ülkemiz ve işletmelerimizin geleceği için. Tek istediğimiz bizlere yaşanabilir alanlar yaratsınlar. Örgütlü bir toplum yaratmak zorundayız. Sendikalar adalete, üretime giden yollardır.Sendikaların içini dolduran işçilerdir. İşçiler ve üretim gücümüz olmadan sendikaların gücü yok. O yüzden herkesin bütün çalışanların bir sendika çatısı altında toplanmaya örgütlenmeye davet ediyorum. Örgütlü bir toplumun kaygısı olmaz, refah içinde yaşarız. Bunuda başaracak olan işçiler ve sendikalardır. Bizi diğer sendikalardan ayıran ise, merkezimizde bürokratik sendikacılık yok!Gördüğünüz gibi şubemizde kapılarımız açık. Burası işçinin evi, merkezimiz de insan. Hak ve menfaatleri koruyan tüm projeler eyleme dönüşür. Sendika ücretlerimizi de düşürdük. Asgari ücretin bir brüt yevmiyesine indirdik."


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları