Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Bu sektörlere dikkat! Gümrük vergisi...

2024.06.24 19:07 - Son Güncellenme: 2024.06.24 19:07
A

Çevre politikaları, iklim krizi, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik...

Türkiye'nin kalkınma hedeflerinin belirlendiği '12'nci Kalkınma Planı'nın önemli sacayaklarından biri.

Atılacak adımlar kaçınılmaz, öte taraftan da bu geçişin ekonomik boyutlarına dair ciddi planlamalar yapılmasının gerekliliği öne çıkıyor.

Türkiye'nin uluslararası alanda rekabetçiliğini artırma potansiyeli açısından kritik öneme sahip.

İşte bu yüzden 'Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Yol Haritası'ndan bahsetmek istiyorum.

Geçtiğimiz günlerde zoom üzerinden önemli bir sunum dinledim.

Öncelikle sunumda bahsedilen orta ve uzun vadede bizi bekleyen risklerden bahsedeyim.

Sıcak çatışmaların artması ve kalıcı krizler, diplomatik gerginlikler ve çoklu krizler, enflasyonla mücadele ve faizler, dünyada yerel ve genel seçimler(ABD'deki başkanlık seçimleri ve Avrupa Parlamentosu seçimleri...), küresel ticarette yavaşlama, gıda ve enerji darboğazları, doğal afetler, yeni bir pandemi ihtimali, sürekli artan borç ve kuvvetli paralara karşı yeni değerler...

Hepimizin aklında soru işareti yaratıyor, öyle değil mi?

Dünya nüfusu çok hızlı kentleşmede...

Kentsel nüfus artarken, kırsal nüfus azalıyor.

"Dünyadaki kent merkezlerinin yüzde 90'ından fazlası, artan iklim ve afet risklerine karşı savunmasız olan kıyı bölgelerinde bulunuyor. Milyarlarca insan kente doğru koşuyor, deniz kenarlarında yaşıyor ve yaşlanıyor."

Emekliler...

"Bugüne kadar 65 yaşlarındaki insanları emekliye ayırmak gibi bir yaklaşımımız vardı. Şimdi önümüze bir risk çıktı. Gelişen teknoloji ve hayat şartları yaş ortalamasını giderek yukarı doğru çıkarıyor. 65 yaşında emekli etmeye çalıştığımız insanlar, 90 yaşına kadar ne iş yapacaklar? Benden tavsiye, özellikle yeşil mutabakat ve çevreye karşı duyarlılık hassasiyeti ortaya koyarken insanlara karşı da hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Çünkü tecrübelerin en yüksek noktasındaki insanlardan bahsediyoruz. Onları şirketlerden ya da kurumlardan ayırmak, adeta koskocaman bir tarihçeyi unutmak ve tecrübeleri yok saymak anlamına geliyor" diyor sunumun sahibi Verimder İcra Kurulu Başkanı ve Topkapı Üniversitesi Rektörü Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin...

Devamında sunumdan aldığım notlar ve uyarılar şöyle:

"Maalesef ABD,  dünyayı en çok kirletenler arasında yer alıyor. Çünkü yarım trilyon dolar hala petrol sektörüne parayı yatırmakta. Fakat Avrupa Birliği böyle yapmıyor, petrolden vazgeçmiş durumda ve Çin'de vazgeçmek üzere. Dünyanın geri kalanı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İyi haber olarak, petrole yapılan yatırımlardan daha fazla düşük karbon salımı yapan enerji kaynaklarına para harcanıyor. Öte taraftan baktığımız zaman da doğalgaz harcamaları da eskisi kadar hızlı değil. Bunun yanında özellikle daha az enerji sarf eden alet ve edevata büyük bir yatırım var. Fakat Türkiye olarak, milli gelirimizin payından çok daha üzerinde karbondioksit gazı salımı yapıyoruz."

Atık yönetimi...

"Türkiye atık yönetiminde diplerden orta seviyelere geldi. Bu arada Avrupa'nın çöpü bize geliyor. Büyük ihtimalle çöpten enerji üretenler var. Fakat bu kadar da olmaz. 'Niye Avrupa çöpünü bize boşaltıyor?' diye de insanın aklına geliyor. Dolayısıyla Hindistan'dan da fazla çöp kabul eden bir ülkeyiz."

Bu arada küçük bir hatırlatma yapayım.

Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) yayımladığı bilgiye göre, 2022 yılında Avrupa Birliği (AB), AB'ye üye olmayan ülkelere 32,1 milyon ton atık ihraç etti. Türkiye, AB'den 12,4 milyon ton atık ihraç etti. Bu da Türkiye'nin AB'nin toplam atık ihracatının yüzde 39'unu aldığını ve Türkiye bir kez daha Avrupa'nın çöplüğü olduğunu gösteriyor.

Dijital dönüşüm...

"Dijitallik demek, karbondioksit salımını durdurmak değil. Örneğin resimli bir e- mail attığınız zaman bir çaydanlığı iki kere kaynatacak karbondioksit gazı salıyoruz. Fakat dijitalliği müşteri istiyor. Artık müşteri diyor ki; "beni ayağına getirme, harika bir web siten olsun, sosyal medyada var ol. Eğer sana 24 saat içerisinde ulaşamıyorsam, zaten yoksun."Dolayısıyla dijital dönüşüm mutlaka gerekli ve dijital dönüşümde de gördüğümüz gibi bizi karbon düzenlemeleri epey etkileyecek. Aslında Türkiye, dijital dönüşüme çok geç kaldı."

5 SEKTÖRE DİKKAT!

Sınırda karbon düzenlemesi etkileri...

"Dijital dönüşüm de karbon ayak izi bırakıyor. Dolayısıyla Türkiye, sınırda karbon düzenlemesi mekanizmasından en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Çimento, demir, çelik, elektrik, gübre, alüminyum sektörleri... Türkiye, sınırda karbon düzenlemesinde en yüksek riske sahip olan sektörleri barındırıyor. Özellikle bu sektörlerde Rusya, Türkiye ve Çin sınırda karbon düzenlemesi etkisinde kalacak. O yüzden şimdiden önlemini almak lazım. Sınırda karbon düzenlemesi uygulamasıyla Avrupa'ya ihracatımızın sekteye uğramaması için hazırlıklı olmalıyız. Yüzde 55 oranında Avrupa Birliği ihracatımız var. Karbon fiyatlaması da çok önemli. Karbon salımı ile ilgili sermaye piyasalarında ürün üretiliyor. Bunun başını ABD çekiyor. Şuan itibariyle Türkiye'de çok gelişmemiş durumda. Türkiye, emisyonları ticareti ile ilgili sistemlerde pek etkili gözükmüyor. Sermaye ve finans piyasalarının da ilgi gösteriyor olması lazım."

Türkiye ve sınırda karbon düzenlemesi...

"Türkiye'nin yükümlülüğü var. Sınırda karbon düzenlemesi geldiğinde, Türkiye'nin karşılaşabileceği yükümlülük GSYH'nin yüzde 0,07'si. Bu arada büyük para, 1 trilyon dolarlık ekonominin üzerine gelecek.  Türkiye'deki ihracatçılara oluşturacağı potansiyel yükümlülük 771 milyon Euro. Dolayısıyla karbon salımı üzerinden gümrük vergisi; 2026 yılından itibaren öncelikli sektörler çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ve gelecekteki potansiyel sektörler ise tekstil, ambalaj ve cam."

Mutlaka buralarda bir şeylerin yapılması gerekiyor.

Sanayide yeşil dönüşüm...

"Sanayide yeşil dönüşüm için Avrupa Yatırım Bankası'nın (EIB) 10 yıl içerisinde çevresel sürdürülebilirliğe yönelik vereceğini açıkladığı destek 1 trilyon Euro. EBRD'nin bugüne kadar imzaladığı yeşil yatırım 36 milyar Euro, yani ortaya çıkan kaynak. EBRD'nin bugüne kadarki yeşil yatırımlarının azalttığı karbon emisyonu 104 milyon ton. Dünya Bankası'nın sürdürülebilir kalkınma faaliyetleri kapsamında her yıl finanse etmeyi planladığı yatırım tutarı 40 - 50 milyar dolar."

Yeşil dönüşüm üzerine yoğun çalışmalar görüyoruz.

Sürdürülebilir finans...

Peki, sürdürülebilir finans konusunda ne durumdayız?

"Piyasa payı yüzde 60 civarında olan 15 banka proje ve müşteri değerlendirmesi yapabilmek için çevresel ve sosyal risk değerlendirme sistemi kurmuştur. Yenilenebilir enerjiye sağlanan toplam nakdi kredi 200 milyar TL. Yenilenebilir enerjiye sağlanan toplam nakdi kredinin toplam krediler içindeki payı yüzde 5 ve toplam nakdi kredinin toplam aktifler içindeki payı yüzde 3'e yükselmiş durumda."

Bunlar önemli rakamlar.

En değerli şirketler...

"Piyasanın ne istediğini bilmeliyiz. Yeşil mutabakat ve dönüşüm, sürdürülebilirlik gibi kavramlar sanayi ve ticareti sırtlayan önemli kavramlardır. Bunu duymazdan gelirsek, yok olacağız. Dünyanın en değerli şirketleri dijital şirketler oldu ve bu dijital şirketlerin de yeşil dönüşüme karşı hassasiyet gösterdikleri ortada. Çünkü inanılmaz derecede enerji kullanıyorlar. Bu enerjinin karbon ayak izi bıraktığı ortada."

Yapay zekâ...

"Yüzde 61 civarında kümülatif yapay zeka patentini Çinliler elinde tutuyor. Artık Çinliler milyarlarca şeyi bedavaya yapalım demiyorlar, çevreye hassas davranmaya da çalışıyorlar."

Artan önem ve fabrikasyon...

"Fabrikasyon faaliyeti 1970'lerde önemliydi. Türkiye'de 1970'lerden kalma bir alışkanlık var. Yani fabrikatör denilen kişi önemli insandı ve üretiyordu. O yıllarda fabrikasyon faaliyetinin fiyat içindeki payı yüzde 23 iken, bugün yüzde 11. Dolayısıyla sürdürülebilirlik çerçevesinde oluşturulmuş bir ekosisteme sahip değilseniz, üretmenin hiçbir manası yok. Üreteceksiniz, ama şunlara da dikkat edeceksiniz; fabrikasyon öncesindeki işlem yani marka, tasarım, inovasyon, Ar- Ge, teknoloji, yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik, insan kaynağı eğitimi, dijital alt yapı, kritik alt yapı ve fabrikasyon sonrası ise uçtan uca finansman, lojistik, satış, pazarlama, reklam, fuar. Bu ekosistemi kurmadan para kazanmamız imkânsız. O yüzden bu büyük ekosistemin içerisinde organizasyon şemamızı tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor" diyor Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin...

Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin'in sunumunu Bursa Organize Sanayi Bölgesi ile Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (BOSİAD) 'Çevreci üretim temiz gelecek' sloganıyla hayata geçirdiği 'Çevreye Duyarlı Sanayi Tesisi Yarışması' ödül töreninde dinlemiştim.

Bende yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik sürecinde önünü görmekte zorlanan sektörler ve gelişmeleri merak eden okuyucularımızla öne çıkan tespit ve uyarıları paylaşayım istedim.

Son olarak sunumdan...

Liderler için yeni normalde kazanılması gereken 5 detayla yazımı bitirmek istiyorum.

Çözüme odaklan, direncini artır, işe dönüşü planla, yeni normali öngör ve değişime hazırlan!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları