Elif Didem Danacıoğlu

Elif Didem Danacıoğlu

Bu pahalılık büyük patlayacak!

2022.12.06 20:06 - Son Güncellenme: 2022.12.06 20:06
A

Dün enflasyon rakamları açıklandı.

TÜİK verilerine göre, Kasım'da yıllık enflasyon yüzde 84,39 oldu. Ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 85,51 idi.

Rakamlar üzerine sohbet ederken, Bursalı sanayicilerden birine piyasada işlerin nasıl gittiğini sordum.

"Para çok pahalı" dedi.

"Peki, hayat pahalılığı yüzde kaç?" dedim.

Sorumun üzerine bir tablo çizdi ve uzun vadeli kredi imkânı kalmadığından bahsetti.

Hatta kredi kullanma imkânı da...

Herkes kendince haklıydı...

Yüksek maliyetlerden alınan kredilerin geri ödenmesinde sıkıntılar yaşandığına da değindi.

Oradan buradan çıkış yolu arayanlar varmış.

"Uzun süredir boğuştuğumuz yüksek enflasyon aynı zamanda ekonomide verimlilik sorunu da yarattı. Enflasyondaki artışa asgari ücretlinin yetişemiyor olması, iç talebin de gün geçtikçe daralmasına neden oldu" dedim.

Kendisi de benzer cümleleri kurdu.

"Sanayicide müthiş bir canlanma var" demek isterdim.

Ama gündem hayat pahalılığı...

Ya da...

TÜİK kasım ayı enflasyonunu duyururken, market ve çarşı pazardaki fiyatlar enflasyonun açıklanandan çok daha yüksek olduğunu ortaya koyması.

Eriyen gelirler ve kredi piyasasındaki tedbirler önümüzdeki dönemde daralma riskini arttırıyor.

Sanayicinin ithalata bağımlılığı, özellikle enerji ve hammadde gerek döviz kurundan gerekse de yüksek enflasyondan kaynaklı çifte bir yük oluşturuyor.

Doğalgaz ve elektrikte yıl içinde gelen yüksek zamlar, üretim çarkının fazlasıyla soğumasına neden oluyor.

Malum işletmelerin yüksek enerji fiyatları karşısında maliyetleri de ciddi arttı.

Ekonomi yönetiminin bir süredir uyguladığı düşük faiz politikası, maalesef finansal koşullara yansımıyor.

Reel sektörün krediye erişim kanalları kapanıyor.

Yükselen hammadde maliyetleri ve artan döviz kuru nedeniyle işletme sermayesi ihtiyacı katlanıyor.

Kısaca, "İşletme sermayesi finansmanında sıkıntı devam ediyor" deniyor.

Sonuç itibarıyla hayat pahalılığı ticaretin durma riski artıracak gibi...

Enflasyon, faiz, kur sarmalı içerisinde cari açıktan, bütçe açığına çok bilinmeyeni bir denklemi çözmeye çalışıyoruz.

Aralık ayı ile birlikte enflasyon ücret sarmalına da girmiş görünüyoruz.

Önünü göremeyen ve bu sebepten dolayı işçi çıkartmayı düşünen iş insanlarımız var.

Bu ne demek?

Çalışanların enflasyona ezdirilmemesi her platformda dile getirilse de, ancak enflasyon sorununu çözmeden yapılacak asgari ücret zammı çalışanların alım gücünü arttırmayacak.

Sadece mesele enflasyon meselesi değil ki...

Eriyen alım gücü nasıl geri gelecek?

Önümüzde bir de seçim gündemi var.

Tabi seçim ekonomisiyle para politikası uygulamalarının kısa vadede avantajları olabilir.

TÜİK enflasyon verilerine göre, tünelin ucunda ışık parlamaya başladı.

Fakat çarşı pazar, vatandaş ve sanayiciye göre tünelin ucu sisli.

Şimdi yapılması gereken şey, alım gücünün yeniden toparlanması.

Çiftçiden sanayiciye, vatandaştan esnafa ve ticarete kadar her alanda sorunu ele almak ve ihtiyacı olan kesim için kaynak yaratmak şart...

Sanayicideki canlanma istihdam yaratır,  bütçedeki kaynak vatandaşı sevindirir.

Mesele Avrupa'daki resesyon, enflasyon, düşen alım gücü, istihdam ve iç pazardaki durgunluğun getirdiği endişe...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları