Yazarımız Hasan Boztürk yorumladı! "KKTC'de boşluğa yer yok"

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY),  2004 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni (KKTC) ile sorunlarını çözemeden AB üyesi olmasının ardından, uluslararası konumunu güçlendirmek için agresif bir diplomasi yürütüyor. Bu çabalar, sadece AB içinde kalmayıp, özellikle BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olan ABD, İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa ile ilişkilerini geliştirmeye odaklanıyor. GKRY, bu ülkelerle temaslarını artırarak kendi politikalarını benimsetmeye çalışıyor. Ankara, GKRY'nin bu adımlarını yakından takip ederken, adanın stratejik önemine vurgu yaparak iki devletli çözümden geri adım atılmaması gerektiğini yineliyor.  

Bursada Bugün Dr. Hasan Boztürk,  gerginliğin arttığı bölgedeki son gelişmeleri yorumladı:

"Kıbrıs Adası'nda sürprizlerle karşılaşmamak için tedbir almak şart olmaktadır. Ada'da tek başına söz sahibi olmak isteyen ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB üyeliğinin dışında girdiği ittifaklar ve uluslararası güvenlik anlaşmaları dikkat çekmektedir.

Bilindiği üzere GKRY, 2004 tarihinde bir dönüm noktası olarak görülen kritik bir aşamadan geçmiştir. GKRY bu tarihte tartışmalı bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olmuştur. Bu ifadeyi kullanmamızdaki neden; Lüksemburg ve Kopenhag Zirveleri sonuç bildirgelerinde vurgulanmasına karşın, bir başka ifadeyle "adil ve kalıcı bir sonuca ulaşamamasına" rağmen GKRY, Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla AB'ye tam üye olmuştur. Yani GKRY, KKTC ile sorunlarını çözemeden üye olarak kabul edilmiştir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, GKRY üyelik tarihinin hemen öncesinde ve sonrasında AB dışındaki ülkelerle girdiği diyaloglar neticesinde bir dizi anlaşmaya imza atmaya başlamıştır. Bu anlaşmalar salt enerji temelli bölge ve bölge dışı ülkeleriyle yapılan anlaşmaları kapsamamaktadır. Bu anlaşma çabaları güvenlik temelli de olmaktadır. Nitekim üyelik konumuyla birlikte AB'yi kendi çıkarlarını maksimize etme mücadelesinde kullanmak istemektedir. Dahası uluslararası konumunu güçlendirmek istemektedir. Özellikle BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyesi ülkelerle diyaloglarını geliştirme çabası gütmektedir. GKRY, bir plan dahilinde hem AB içindeki konumunu güçlendirmeye çalışmakta hem de BM Güvenlik Konseyi Daimî Üyesi ülkelerle temaslarını artırarak kendi politikalarını benimsetmeye çalışmaktadır. Çünkü GKRY, AB içindeki konumunun güçlenmesi ve BM Güvenlik Konseyi nezdinde ilişkilerini geliştirmesiyle ulusal çıkarları konusunda lobi yapmaktadır. Ada'da üslerini kullandırma ve güvenlik temelli anlaşma arayışlarıyla da bu konumunu güçlendirmek istemektedir. GKRY yetkilileri bu ilişki ağını geliştirerek karşılaştığı uluslararası zorlukları atlatabilmeyi ve ilgili anlaşmazlık konularını kendi lehine çevirebilmek için söz konusu mekanizmaları önemsemektedir. GKRY stratejik hedef olarak 5 BM Daimî üyesi ülke olan ABD, Birleşik Krallık, Çin, Rusya ve Fransa'nın yanı sıra Hindistan ve Japonya ile da ilişkilerini güçlendirmeyi hedeflemektedir. Burada GKRY jeopolitik konumu üzerinden dünya siyasetindeki rolünü artırmayı öncelemektedir. Söz konusu bu girişimler AB'nin kurumsal yapısının dışında ve ortak güvenlik ve savunma politikası dışında gerçekleşse de AB üyeliği önemli bir avantaj olmaktadır. Son zamanlarda Doğu Akdeniz'deki enerji rezervleri de GKRY tarafından bu manada değerlendirilmek istenmekte ve uluslararası ittifaklarda avantaj olarak kullanılmak istenmektedir. Bir nevi enerji rezervlerini ekonomik manada da güvenlik ve uluslararası konumlandırma anlamındada  bir fırsat olarak görmektedir. Ayrıca GKRY enerji kozunu kullanarak AB'nin Rusya'ya bağımlılığını azaltmak için GKRY'nin bir fırsat olduğunu dile getirmekte; böylece AB ülkelerini ve kurumsal yapısını politikalarının meşruiyetini sağlamak için değerlendirmek istemektedir.

Tüm bu gelişmelerle birlikte GKRY ve iş birliği yaptığı aktörler nezdinde KKTC'de de destek bulmaya çalışılmaktadır. AB üyeliği başta olmak üzere uluslararası arenada yeni fırsatların doğacağı vaatleriyle birlikte Türkiye karşıtı seslerin yükselmesi sağlanabilmektedir. Bu durum da GKRY'nin uluslararası arenada izlediği politikaları desteklemektedir. Söz konusu aykırı seslerin artması ciddi riskler taşımaktadır.

Sonuç olarak KKTC ve Kıbrıs Adası'nın tamamı bölgede salt enerji arzı ile ilgili değil bir güvenlik bakış açısının stratejik noktasıdır. Jeopolitik manada alternatifi olmayan bir bölgedir. KKTC'nin Türkiye ile olan bağlarının güçlendirilmesi bu manada çok önemlidir. Ada adeta devasa bir uçak gemisi konumundadır. Türkiye'nin ve bölge güvenliğinin vazgeçilmez bir noktasıdır. Bu nedenle GKRY tarafından izlenen politika yakından takip edilmeli ve kurduğu ya da kurmak istediği ittifaklar önemsenmelidir. GKRY tarafından ortaya konulan stratejik hedeflerle açıkça belirtilen noktalar bir boşluğa meydan vermeyecek ölçüde Ankara tarafından ele alınmalıdır. KKTC'nin tanınması başta olmak üzere uluslararası konumunun güçlendirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi olmazsa olmazdır. Türkiye'nin her defasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararlı açıklamalarıyla gündemi getirdiği üzere iki devletli çözümden geri adım atılmamalı; bu manada uluslararası arenadaki çabalar artırılmalıdır. Gerekli ittifakların kurulması için zemin hazırlanmalıdır."

Ayrıntılı değerlendirme için okunması tavsiye edilen makale: https://journals.gen.tr/index.php/joa/article/view/2769/1862

Kaynak: BURSADA BUGÜN

Diğer Güncel Haberler için tıklayın