Neşe Karaböcek: EOKA'nın ortasında kaldık

Neşe Karaböcek: EOKA'nın ortasında kaldık

Neşe Karaböcek, hayatını anlattığı 'İşte Benim Masalım' adlı kitapta bugüne kadar anlatmadığı olayları da kaleme aldı. Onlardan biri de Kıbrıs'ta EOKA'nın ortasında ölümle burun buruna gelmesi

2025.04.22 12:23 - Son Güncellenme: 2025.04.22 12:23 - Magazin
A
Neşe Karaböcek: EOKA'nın ortasında kaldık

Arabesk müziğinin ilk kadın temsilcilerinden Neşe Karaböcek, hayatını anlattığı 'İşte Benim Masalım' adlı bir kitap yayımladı. 78 yaşındaki Karaböcek, kitabında hayatına dair bugüne kadar anlatmadığı olaylara da yer verdi. Onlardan biri de Kıbrıs'ta EOKA'nın (Kıbrıslı Rum silahlı terör örgütü) ortasında ölümle burun buruna gelmesi.

Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ve 3 çocuğunun 'Kanlı Noel' adı verilen olaylar sırasında katledildiği günlerdi.

'Kanlı Noel' olaylarından sonra çekilen bir fotoğraf...

Neşe Karaböcek, o günlerde ölümle burun buruna gelmesini şöyle kaleme aldı: Şimdi size ölümle yüz yüze geldiğim anımı anlatayım. Kıbrıs'ta konserlere devam ediyoruz. Rumların EOKA terör örgütü Kıbrıs'ı kana bulamakta. Biz çok tehlikeli ve kahredici bu dönemde Kıbrıslı Türklere moral vermek üzere davet edilmiştik.

Lefkoşa konserinden sonraki konserlerimizden birinde, sahneden indim, terimi kurutup giyinene kadar bir de baktık ki, Aman Allah'ım! Bizim ekip gitmiş!.. EOKA korkusuyla kadro sayımı yapmışlar. Bizi de iç ışıkları yanmayan otobüste sanarak basıp otele gitmişler. Biz kaldık mı annemle oralarda...

Bir rastlantıyla gece bekçisi bize zar zor taksi buldu. Annemle bindik taksiye, epey bir gittikten sonra araba teklemeye başladı ve sonuçta stop etti. Şoför, gözleri korkuyla kocaman açılmış olarak... Annemle ben korkunun tam dibine düştük. Çünkü kısa süre önce bir Türk binbaşının evini EOKA basarak eşini ve çocuklarını banyo küvetinde katletmiş diye gazetede okumuştuk. O korkunç fotoğraf Kıbrıs müzesinde yer almaktadır. Asla unutulmaz. İşte biz de tam yerinde, katillerin yuvasında kalmıştık.

Annem bana; "Hemen şalını başına çek, yere kapanalım" dedi. Biz kendimizi kamufle ettik. Şoför direksiyonun altına kaydı. Güya araba boşmuş izlenimi vereceğiz. Bu korku filminden beter zamanı ne kadar yaşadık bilemiyorum ama kısa süre olmadığından eminim. Şimdilik iki büklüm karanlıkta yatıyoruz. Gün doğunca, ortalık aydınlanınca ne olacak? EOKA teröristleri gelip mutlaka otomobile bakacaklar. Bizi öldürmemeleri mümkün değil.

Hayatımızdan umudu kestiğimiz sıralarda bir uğultu duyduk. Uğultu giderek bize yaklaşıyordu. Eh, bizde hal kalmadı. Kimler geliyor, biz ne yapacağız derken... Kafasını camdan çıkaran şoför adeta bir çığlık attı; "Müjde! İngiliz askeri kamyonları geliyor. Onlardan yardım isteriz."

Şoför dışarı çıktı, elini kolunu sallayarak durmalarını işaret ediyordu. Nihayet biri durdu. Şoförle konuştular. Baktık şoförün ayakkabısına benzin koyuyorlar. Şoför de ayakkabısındaki benzini arabamızın deposuna boşaltıyor. Benzinin yeterli olduğuna kanaat getirdiler ki, konvoy hareket etti. Biz de hareket ettik, palas pandıras otele geldik. Bir de ne görelim? Herkes odalarına çekilmiş, mışıl mışıl uyuyor. Pes yani...

O gece şoförü bırakmadık, otelde misafir ettik. Annem erkenden kalktı, kafile başkanına sorumsuzluklarının hesabını sordu, hem de nasıl. Adam, ağzı açık, neredeyse diz çökerek özür diledi.

O anda, Kıbrıs TV'sinden gelen ekip onları kurtardı. Beni, çok kısıtlı yayın yapan Türk Televizyonu'na davet ettiler. Gittim. TV'de söyleşi yaptık, şarkı söyledim. Böylece Kıbrıs halkı beni çok sevdi, çok sevdi, ben de onları sevdim.

Kaynak: BURSADA BUGÜN

Diğer Magazin Haberleri için tıklayın


2025.04.22 12:23
A