Ne kadar takıntılısınız? Obsesif kompulsif bozukluk tehdit ediyor...

Ne kadar takıntılısınız? Obsesif kompulsif bozukluk tehdit ediyor...

Halk arasında takıntı hastalığı olarak bilinen obsesif kompulsif bozukluk da son zamanlarda epey artış gösteriyor. Peki, obsesif kompulsif bozukluk nedir? En sık hangi yaş gruplarında görülür ve neden görülür? İşte yanıtı...

2025.05.01 11:34 - Son Güncellenme: 2025.05.01 11:35 - Sağlık
A
Ne kadar takıntılısınız? Obsesif kompulsif bozukluk tehdit ediyor...

SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN 

Gün içinde bazı konuları kafamıza taktığımız, evham yaptığımız illaki olmuştur. Ancak bu düşüncelerin sık tekrarlayan bir "takıntıya" dönüşmesi, obsesif kompulsif bozukluk adı verilen rahatsızlıkla ilişkilendiriliyor. 

Bursada Bugün'e konuşan NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, obsesif kompulsif bozukluk hastalığı hakkında bilgiler verdi.

"YA KAPIYI AÇIK UNUTTUYSAM?"

Obsesif-Kompulsif Bozukluğun, ya da sık bilinen adıyla OKB, zihnin içinde dönen takıntılı düşünceler (obsesyonlar) ile bu düşüncelerin yarattığı yoğun kaygıyı azaltmak adına yapılan tekrar eden davranışların (kompulsiyonlar) bir araya geldiği, oldukça yorucu bir ruhsal bozukluk olduğuna dikkat çeken NEV Esentepe Hastanesi'nden Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Bir başka deyişle, kişi istemeden zihnine gelen düşüncelerle savaşır; bu savaşın kaygısını bastırmak içinse bir takım ritüellere sığınır. Ama asıl zorluk, bu döngünün tekrar tekrar yaşanması ve kişiyi içinden çıkılmaz bir zihinsel labirente sokmasıdır. Obsesyonlar genellikle kişinin kendi isteğiyle ortaya çıkmaz; tam tersine, rahatsız edici, uygunsuz ya da kişinin değerleriyle çelişen düşünceler olarak zihne yerleşir. "Ya kapıyı açık unuttuysam?", "Ya elim kirliyse ve birine zarar verirsem?", "Ya kötü bir şey düşünürsem bu gerçekten olur mu?" gibi düşünceler, OKB'nin en sık rastlanan yüzlerinden bazılarıdır. Kompulsiyonlar ise bu düşünceleri bastırmak, nötrlemek ya da sembolik olarak kontrol etmek için yapılan davranışlardır: sürekli el yıkamak, kapıyı defalarca kontrol etmek, belirli sayılarda nesnelere dokunmak gibi. Kişi bu davranışların "mantıksız" olduğunu bilse bile, onları yapmaktan alıkoyamaz çünkü eylemler yapılmazsa kötü bir şey olacağına dair yoğun bir kaygı hissi yaşar. OKB en sık ergenlik dönemi ile erken yetişkinlik dönemindebaş gösterir. Genellikle 10-25 yaş aralığı, bu bozukluğun belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı kritik bir dönemdir. Ancak çocuklukta da görülebilir ve çocukluktan başlayan OKB, bazen daha ağır seyredebilir. Yaşla birlikte semptomların şekli değişebilir ama çoğu zaman tedavi edilmedikçe kendi kendine tamamen geçmez" dedi.

"BENİ FARK ET!"

'OKB'nin nedeni tek bir faktöre indirgenemez' diyen Klinik Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Genetik yatkınlık, bu bozuklukta önemli bir rol oynar; ailede OKB ya da anksiyete bozukluğu olan bireylerin çocuklarında risk daha yüksektir. Bunun yanında beyin kimyasındaki bazı düzensizlikler, özellikle serotonin işleyişindeki bozulmalar da OKB'nin oluşumunda etkili olabilir. Nörobiyolojik düzeyde yapılan çalışmalar, bazı beyin bölgelerinin (özellikle frontalkorteks ve bazal ganglionlar) aşırı aktif olduğunu gösteriyor.
Ancak işin psikolojik boyutunu da unutmamak gerekir. Mükemmeliyetçilik, belirsizliğe tahammülsüzlük, aşırı sorumluluk alma gibi kişilik özellikleri, OKB'yi besleyebilir. Aynı şekilde, çocukluk çağında yaşanan travmalar, stresli yaşam olayları ya da aşırı koruyucu ebeveyn tutumları da OKB'nin ortaya çıkmasında tetikleyici olabilir. Kimi zaman çocuklukta yaşanan "küçük ama anlamlı" bir olay, yıllar sonra OKB'nin temelini oluşturabilir.

OKB oldukça dirençli görünse de doğru terapi ve gerektiğinde ilaç desteğiyle kontrol altına alınabilir bir bozukluktur. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi'nin bir alt modeli olan Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) tekniği, OKB tedavisinde altın standart kabul edilir. Kişi bu terapiyle, obsesyonlarına karşı tepki vermeden durabilme kapasitesini yavaş yavaş geliştirir. Gerektiğinde ise serotonin düzeyini dengeleyen ilaçlarla destek sağlanabilir. Sonuç olarak, OKB, kişinin hayatını daraltan ama onu tanıyarak, anlayarak ve üzerine çalışarak iyileştirilebilecek bir bozukluk. Zihnin çığlık attığı, "Beni fark et!" dediği bir alarm gibi düşünebiliriz. Bu sesi bastırmak yerine, ona kulak verip, ne anlatmak istediğini çözmeye çalışmak, hem psikolojik iyileşmenin hem de insan olmanın en derin yolculuklarından biridir" ifadelerini kullandı.

Diğer Sağlık ve Beslenme Haberleri için tıklayın


2025.05.01 11:34
A