Gümüşhane'de emekli imam kendi imkânlarıyla köyüne 50 bin ağaç dikti

Gümüşhane'de emekli imam kendi imkânlarıyla köyüne 50 bin ağaç dikti

Gümüşhane'nin en yüksek rakımlı köylerinden biri olan Dağdibi köyünde yaşayan emekli imam Ali Ural 50 bin ağaç dikerek köyünü ormana dönüştürdü.

2025.08.27 12:10 - Son Güncellenme: 2025.08.27 12:10 - Güncel
A
Gümüşhane'de emekli imam kendi imkânlarıyla köyüne 50 bin ağaç dikti

Gümüşhane'nin Torul ilçesine bağlı, 1985 yılına kadar meyve ağacı dahi yetişmeyen ve orman varlığı bulunmayan 1900 rakımlı Dağdibi köyünde, köy camisinin emekli imamı Ali Ural'ın gayretiyle başlatılan ağaçlandırma çalışmaları köyün geleceğini değiştirdi.

Torul Orman İşletme Müdürlüğü yetkililerinden de zaman zaman teknik destek alan Ali Ural, 40 yılda 50 bini aşkın ağacı kendi imkanlarıyla köye kazandırdı. Fidanlarını kendi temin eden Ural, dikimden sulamaya kadar tüm bakım işlemlerini de bizzat üstlenirken, masrafları da kendi cebinden karşıladı.

Bugün Dağdibi köyünde Ural'ın diktiği çam, akasya, ladin, köknar ve huş ağacı gibi birçok türden ağaç bulunuyor. Köy halkı, geçmişte bir tek ağaç dahi bulunmayan bölgelerinin bugün yemyeşil ormanlarla çevrili olduğunu söylüyor.

"40 senede 50 bin ağaç diktim"

Ağaç dikmeye ilk başladığında köyünde tek bir ağaç bile olmadığını söyleyen emekli imam Ali Ural, "İlk başladığım zaman tabii köyde dikili ağaç yoktu. Çam olsun, ladin olsun, meyve ağacı olsun, hamı da yoktu, hası da yoktu. Tabii ilk sene bayağı bir tereddüt yaşadım. Dikmeden önce komşulara sorduğum zaman, komşular dediler ki burada hiç boşuna uğraşma bu zamana kadar burada ne meyve olur, ne çam olur. Fakat ben inat ettim ve dikmeye karar verdim. İlk sene aşağı yukarı 50-60 tane çamla, meyveyle başladım. Tabii meyvede bayağı uğraştık ama hüsrana uğradık. Aldığımız meyveler ziraattan olduğu için burada randıman vermedi, meyvesi yetişmedi. Bir de buranın iklim şartlarını bilmediğimden dolayı yanlış yaptım. Ondan sonra araziyi keşfettim. Kar yığmayan, sırtlara, esinti alan yerlere dikmeye başladım. Meyve işi birkaç sene sonra, 3-4 sene içinde ürün vermeye başladı. Çam işine gelince, çamda da ilk sene acemiliğim oldu. Götürüp sırt yerlere, rüzgâr alan yerlere diktim. Çamların bir tarafını komple rüzgâr yakmış. Daha sonra ben onları da rüzgâr almayan, siper yerlere dikmeye başladım. Bu şekilde zamanla çam da büyümeye başladı. Boyu 40-50 santimi bulunca, Orman İşletmesi'nden gelen arkadaşlar da baktılar, "Burada çam olur, sen devam et" dediler. O şekilde daha geniş sahalara geçtik. İşletmenin yardımıyla beraber diktik, ama çoğunu da kendi paramla fidanlıktan aldım. Eylül, Ekim, Kasım aylarıyla, bir de Mart, Nisan, Mayıs'ın başına kadar. 2-3 ay sürekli işimiz çam dikmekti. 50 bini aşmıştır ağaç olarak. Çam, ladin, akçaağaç, meyve derken 50 bini bayağı geçmiştir" dedi.

"Ağaç dikmek fedakarlık işidir"

Fidan dikmeye devam edeceğini söyleyen Ali Ural, "Ben bunu bu köyün ihtiyacı olduğu için yaptım. Hem ihtiyaç gördüm, hem de yaradılıştan bir ağaç sevgim vardı. Yoksa zoraki yapılacak bir iş değil. 30-40 sene çam dikmek, ağaç dikmek fedakârlık işidir. İçten gelen bir şey. Sonra dışarıdan teşvikle olacak iş değil. Hâlâ daha dikilecek fidanlar var, Allah izin verirse devam edeceğiz. Vatandaşlar boş durmasın, diksinler. Peygamberimiz buyuruyor ki: "Kıyamet kopacağını bilseniz bile elinizde bir fidan varsa dikin." Bizim burada daha çok ihtiyaç var. Belki sahil kesiminde ormana ihtiyaç yok ama bizim buralarda, 1900-2000 rakımlarda ormana çok ihtiyacımız var. Affedersiniz, hayvanlar yayılırken bile kışın sığınacak, yazın gölgelenecek bir yer yoktu. Arazi çıplaktı. Rüzgâr vurduğunda hayvanların kaçacak yeri yoktu. Ama şimdi öyle değil. Rüzgâr olduğunda hayvanlar ağacın altına girip serinleyebiliyor, soğuktan korunabiliyor" diye konuştu.

Kaynak: IHA

Diğer Güncel Haberler için tıklayın


2025.08.27 12:10
A