Bursada Bugün sordu: Anoreksiya nedir?
Son zamanlarda gündemde olan 'anoreksiya nevroza' olarak bilinen yeme bozukluğu rahatsızlığı hakkında bilinmesi gereken tüm detayları Nev Sağlık Grubu'ndan Psikolog Helin Ezgi Deniz, Bursada Bugün'e anlattı.
2025.06.18 09:41 - Son Güncellenme: 2025.06.18 09:44 - Sağlık
MERVE DENİZ EKİCİ / BURSADA BUGÜN
Anoreksiya nevroza, genellikle kişinin aşırı zayıflaması ve yemek yemeyi reddettiği ciddi bir yeme bozukluğu rahatsızlığı olarak bilinmektedir. Anoreksiya nevrozanın sadece 'yememe' hastalığı olmadığını Bursada Bugün'e açıklayan Nev Sağlık Grubu'ndan Psikolog Helin Ezgi Deniz, "Bu hastalık, kontrol, kimlik, kendilik algısı ve toplumsal baskılarla örülmüş derin bir ruhsal çatışmadır" ifadelerini kullandı.
"MESELE SADECE KİLODA DEĞİLDİR"
Deniz, "Anoreksiya nevroza, sadece bir "yememe hastalığı" değil; kontrol, kimlik, kendilik algısı ve toplumsal baskılarla örülmüş derin bir ruhsal çatışmadır. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve çoğunlukla genç kadınlarda görülse de, erkeklerde ve farklı yaş gruplarında da karşımıza çıkabilir. Bu bozuklukta kişi, kilo alma korkusuyla yemek yemeyi kısıtlar, bedenini çarpıtılmış bir şekilde algılar ve genellikle aşırı zayıf olmasına rağmen kendini hâlâ 'kilolu' hisseder. Ama mesele sadece kiloda değil; özdeğerde, kontrolde ve çoğu zaman 'görünür olma' çabasında yatar" açıklamalarıyla anoreksiya nevrozayı anlattı.
"ANOREKSİYA SEBEPLERİ ÇOK KATMANLI BİR YAPI"
Anoreksiya nevrozanın sebeplerine değinen Deniz, "Anoreksiyanın sebeplerine baktığımızda, çok katmanlı bir yapıyla karşılaşırız. Biyolojik yatkınlık, yani genetik ve nörokimyasal faktörler bu bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Örneğin serotonin düzeylerindeki dengesizlikler, obsesif düşünce biçimleriyle ilişkilidir ve anoreksiya hastalarında sık görülür. Ancak sadece biyolojiyle açıklanamaz. Psikolojik etkenler yani özellikle mükemmeliyetçilik, düşük benlik değeri, kontrol ihtiyacı, travmatik yaşantılar, bu konuda oldukça belirleyicidir. Kişi çoğu zaman hayatındaki kaotik ya da belirsiz alanları kontrol altına alamazken, yemek yeme davranışı üzerinde tam hakimiyet kurarak bir tür sahte güç deneyimi yaşar. Elbette sosyokültürel baskılar da bunlara örnektir. Medyada idealize edilen beden imajları, özellikle genç bireylerde büyük bir baskı oluşturur. 'Zayıf olan değerlidir' algısı, kimi bireyler için varoluşsal bir değere dönüşebilir. Yani yemek yememek bir davranış değil, bir kimlik biçimi halini alır" ifadeleriyle açıkladı.
"SONUÇLARI YIKICI OLABİLİR"
Anoreksiya nevroza hastalığının sonuçlarının olumsuz olabileceğini vurgulayan Deniz, "Sonuçları ise ne yazık ki oldukça yıkıcı olabilir. Anoreksiya sadece zihinsel değil, fiziksel sağlığı da ciddi şekilde tehdit eder. Kalp ritmi bozulabilir, kaslar eriyebilir, regl döngüsü durabilir, kemik yoğunluğu azalır, bağışıklık sistemi zayıflar. Ve ileri vakalarda ölüm riski göz ardı edilemeyecek kadar yüksektir. Anoreksiya nevroza, tüm psikiyatrik bozukluklar arasında en yüksek ölüm oranına sahip hastalıklardan biridir" dedi.
"SABIR VE ANLAYIŞLA İYİLEŞME MÜMKÜNDÜR"
Psikolog Helin Ezgi Deniz, anoreksiya nevroza hastalığının tedavilerinin uygulandığı takdirde iyileşmenin mümkün olduğunu vurguladı. Deniz, "İyileşme ve tedavi; sabır, anlayış ve çok yönlü bir destek gerektirir. Multidisipliner bir yaklaşım, yani psikiyatrist, klinik psikolog, diyetisyen ve bazen de endokrinolog gibi uzmanların birlikte çalışması gerekir. Psikoterapi, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Şema Terapi, kişinin beden algısını, düşünce kalıplarını ve duygusal dünyasını yeniden yapılandırmasına yardımcı olur. Gerekli durumlarda antidepresanlar da tedaviye eklenebilir. Ancak belki de en önemli unsur, kişinin içsel motivasyonunun desteklenmesi ve yeniden yaşamla bağ kurabilmesidir. Bu noktada insanların sık yaptığı bazı yanlış inanışlara da değinmek gerekir" ifadelerini kullandı.
"ANOREKSİYA YALNIZCA BEDENİN DEĞİL RUHUN DA AÇLIK ÇEKTİĞİ BİR BOZUKLUKTUR"
Çevresinde anoreksiya nevroza hastalığı yaşayan bir bireye nasıl yaklaşılması gerektiğini anlatan Deniz, "'Zayıflamak istiyor, ne var bunda?' denir. Oysa anoreksiya bir istek değil, bir zorunluluktur. Kişi yememeyi seçmez; adeta yemekle ilgili tüm içsel sistemini kilitler. 'İraden varsa düzelirsin' yaklaşımı çok tehlikelidir. Anoreksiya irade değil, psikolojik acıdan beslenen bir kontrol davranışıdır. 'Kilo alınca geçer' sanılır. Hayır, kilo almak iyileşmenin bir parçası olabilir ama tek başına yeterli değildir. Zihinsel, duygusal ve sosyal katmanlar da iyileşmeden, gerçek bir toparlanma olmaz. Sonuç olarak, anoreksiya nevroza yalnızca bedenin değil, ruhun da açlık çektiği bir bozukluktur. Yemek reddi, aslında görünme, anlaşılma, kontrol etme ya da bazen acıyı susturma çabasıdır. Ve bu çaba, ancak sevgiyle, sabırla, profesyonel destekle ve damla damla güvenle iyileşebilir. Çünkü iyileşme, yalnızca 'yemek yemek' değil, yeniden 'hayata doymak' demektir" dedi.
Öne Çıkan Galeriler

Öne Çıkan Videolar
-
01:29
-
00:48
-
05:41
-
00:15
-
00:41
En Çok Okunanlar
- Bursa'ya bugün için saat verildi!...
- Araç sahipleri kontak kapatacak! Yeni zam...
- Bursa'da gece yarısı 2.42 promil alkollü...
- Ünlü spikerden üzen haber!
- İsrailli gazeteci ortaya attı! "Finalde...
- Sosyetenin gözdesi 3 şirketi ile...
- İran'ın füzelerinin İsrail'e bir gecelik...
- Tapu sahipleri buraya! Miras paylaşımında...
- Real Madrid'den Arda Güler kararı! Son...
- Bursa'da yılanı gören küçük dilini yuttu:...
- Bursa'da o bölgede feci kaza! Yaralılar var
- Bursa'da bir garip tabela! Kimse fark...
- Bursa'da akıllara durgunluk veren olay!...
- Bursa'da gökyüzü karanlığa gömüldü!...
- İsrail için tehlike çanları! Füzeleri...