Balkan Türklerinin acı dolu göç hikayesi: Türkçe konuşmak yasaktı, Türkiye umuttu"
Balkan Türklerinin zorunlu göçü bir milletin hafızasında nesiller boyu silinmeyen acı hikâyeler bıraktı. Savaşlar, etnik baskılar, kültürel yasaklar ve dini ayrımcılıkla şekillenen bu göç dalgaları, yüzbinlerce insanı doğup büyüdükleri topraklardan kopardı. Bursa, ise bu göçlerin önemli merkezlerinden biri oldu. İşte Balkan Türklerinin acı dolu göç hikayesi...
2025.07.21 13:12 - Son Güncellenme: 2025.07.21 13:17 - Bursa Bölge
SEMA ÜSTÜNTAŞ / BURSADA BUGÜN
Bursada Bugün'e Balkan Türklerinin zorunlu göçü hakkında konuşan BAL-GÖÇ Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, zorunlu göçle ilgili acı tecrübeler yaşayan Balkan Türklerinin, ekonomik ve kültürel anlamda hem Bursa'ya hem de Türkiye'ye büyük katkı sağladığını dile getirdi.
BALKAN TÜRKLERİNİN ACI DOLU HİKAYESİ!
Göçle ilgili Balkan Türkleri'nin acı bir tecrübesi olduğunu belirten BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, "1877-1878 bizim '93 Harbi' dediğimiz süreçte, Osmanlı Devleti, Ruslara yenilince bizim kaderimiz Balkanlarda değişti. Yani orada biz acıyı tattık. Hedef olarak Balkanlarda yaşayan Türk milletinin mensubu olan Türkmenler, Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomaklar bu ortak sıkıntıyı yaşadı. O zamanlar göç etmek için yola çıkan kişilerin bir kısmı çoğunlukla yollarda telef oldu. Bir kısmı da İstanbul'a gelip, ondan sonrada o zamanki yönetim İskan politikası, Türkiye'nin çeşitli yerlerine bu insanları yerleştiriyorlar. Akabinde Kuzey Bulgaristan'dan gelenlerle, sonraki yıllarda arka arkaya bu süreçler ilerliyor ve 1912 yılında Balkan harbi başlıyor. Balkan Harbi'nde çok acıyı tadarken, Güney Bulgaristan, Yunanistan'ın güneyi, şimdiki Kosova, Makedonya, Karadağ, Sırbistan hep o bölge çok telef oluyor. Bunlardan bir kısmı ise Balkanlarda yer değiştirebilirse değiştiriyor, bir kısmı Anadolu'ya yeniden gelebiliyor. Göç etme yollarında telef olan kişiler var ve bu kişiler özellikle Pomaklar hiç türkçe bilmeden Türkiye Cumhuriyeti onlara kapılarını açmış. 1924-1925 yıllarında, din ve etnik yapıdan dolayı Yunanistan ile Türkiye arasında bir nüfus mübadelesi anlaşması yapılmıştır. Bu dönemde, Türkiye'den Yunanistan'a giden ve ana dili Türkçe olanlar, burada birçok sıkıntı ile karşılaşmışlardır. Aynı şekilde, Yunanistan'dan Türkiye'ye göç eden Pomaklar, Arnavutlar, ve diğer etnik gruplar da benzer sıkıntılar yaşamıştır. Göç eden bu insanlar, genellikle evlerini, barklarını, tarlalarını terk ederek, yanlarına alabildikleri birkaç eşya ile yola çıkmışlardır. Bu süreç, bir yandan ölüm tehdidi ve baskılarla doluyken, bir yandan da doğup büyüdükleri toprakları bırakmanın acısını taşımaktadır. Bu insanlar, sadece yaşamlarını kurtarmak için değil, aynı zamanda hayatta kalabilmek ve özgürlüklerine kavuşabilmek amacıyla göç etmişlerdir" ifadelerini kullandı.
"350 BİN KİŞİ ZORUNLU TÜRKİYE'YE GÖÇ ETMİŞTİR"
Yunanistan'dan gelen göçmenlerin daha sonra burada da benzer sıkıntılarla karşılaştıklarını belirten Başkan Emin Balkan, Balkan göçmenlerin sıkıntılarından şu şekilde bahsetti:
"Özellikle, Ortodoks Türkler ve diğer etnik gruplar, hem kültürel hem de dilsel anlamda zorluklarla karşılaşmışlardır. Anadil olarak Türkçe konuşanlar, kendilerini yalnızca farklı bir ülkede değil, aynı zamanda bir dil ve kültür farkıyla da karşı karşıya bulmuşlardır. Zorunlu göç süreci, 1950'lerin başında Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya gibi Balkan ülkeleri ile yapılan göç anlaşmaları ile devam etmiştir. 1989 yılında ise, Bulgaristan'dan yapılan göç, özellikle Bulgar hükümetinin baskılarıyla birlikte daha yoğun hale gelmiştir. Bulgar hükümeti, Türk kökenli insanları "Türk değilsiniz" diyerek kültürel kimliklerini reddetmiş, oruç tutmak, namaz kılmak gibi dini vecibeleri yerine getirmelerine engel olmuştur. Ayrıca, halkın Türkçe konuşması yasaklanmış, Türkçe konuşanlar hedef alınmıştır. 1989'da kapılar açıldığında, 350 bin kişi zorunlu olarak Türkiye'ye göç etmiştir.
"GÖÇMENLERİN ÇOĞU KENDİ İŞLERİNİ KURARAK HALKLA KAYNAŞTILAR"
Türkiye'ye gelen göçmenlerin büyük bir kısmı, ailelerini ve yakınlarını Bulgaristan'da bırakmışlardır. Bir kısmı akrabalarına kavuşmuş, bir kısmı ise yıllarca onların göç etmesini beklemiştir. Göçmenlerin çoğu, geldikleri yerlerde iş bulamamış, geçim sıkıntısı çekmişlerdir. 1970'lerdeki göçmenler, sanayileşmiş şehirlerde iş bulma konusunda daha şanslı olmuş, ancak ilk gelen göçmenler, eğitim ve iş bulma konusunda zorluklar yaşamışlardır.
Bursa, özellikle 1989'dan sonra göçmenlerin yoğun olarak yerleştiği bir şehir olmuştur. Bursa'da, göçmenler önce geçici konutlarda yaşamış, daha sonra gecekondu tarzı evler inşa etmiştir. Çalışkan ve vasıflı iş gücü, zamanla şehrin ekonomik yapısına katkı sağlamıştır. Göçmenlerin çoğu, kendi işlerini kurarak, Anadolu'nun çeşitli köylerinden gelen yerleşik halkla da kaynaşmışlardır.
Bu süreçte, göçmenlerin çocuklarına eğitim verme çabası ön plana çıkmıştır. Göçmen aileler, çocuklarının eğitimini en ön planda tutmuş ve bu yüzden daha iyi bir gelecek için büyük çaba sarf etmişlerdir. 1970'lerde, kadınların iş gücüne katılımı da artmış, kadınların sosyal yaşamda daha fazla yer alması sağlanmıştır. Bununla birlikte, Anadolu'dan gelen göçmenlerin bir kısmı, kadınlarının çalışmasını hor görmüş, ancak zamanla bu algı değişmiştir.
"GÖÇMENLER KISA SÜREDE EV BARK EDİNMEK ZORUNDA KALDI"
Zorunlu göçle gelenler, yeni yerleşim yerlerinde genellikle önceki kültürlerine sahip çıkmış ve Türkçe eğitimle birlikte Türk kimliklerini korumaya çalışmışlardır. Bursa'da, özellikle 1951'deki göçmenlerin yerleştiği yerlerde, gecekondu tipi yapılar inşa edilmiş, ancak yerel yönetimlerin yeterli hazırlık yapmaması nedeniyle bazı altyapı eksiklikleri yaşanmıştır. Yine de, bu insanlar üretken olmuşlar, zamanla yaşam şartlarını iyileştirmişlerdir. Göçmenler, çok kısa bir süre içinde ev bark edinmek zorunda kalmışlar, ama buna rağmen toplumsal hayata katkıda bulunmuşlardır. Hem çalışkanlıkları hem de vasıflı olmaları, göç ettikleri şehirlerde, özellikle sanayileşmiş yerlerde iş bulmalarına yardımcı olmuştur. Öğretmen, sağlık çalışanı gibi mesleklerde eğitim almış olan göçmenler, zamanla bu işlerde çalışmaya başlamışlardır.
"BUGÜN BURSA'DAKİ BİRÇOK MAHALLE GÖÇMEN KÖKENLİ İNSANLARDAN OLUŞUYOR"
Bursa'da, göçmenlerin yoğun olarak yerleştiği bölgeler, zamanla hem kültürel hem de ekonomik anlamda daha fazla gelişim göstermiştir. 1989'dan sonra gelen göçmenler, önceki yıllarda göç edenlerle akraba olmuş ve bu insanlar arasında bir kültürel bağ kurulmuştur. Bugün, Bursa'daki birçok kasaba ve mahalle, göçmen kökenli insanlardan oluşmaktadır.
"BALKANLARDAN GELEN GÖÇMENLERİN TÜRKİYE'YE OLAN KATKILARI ÇOK BÜYÜK"
Sonuç olarak, Balkanlar'dan gelen göçmenlerin Türkiye'ye olan katkıları çok büyüktür. Göçmenler, hem ekonomik hem de kültürel anlamda, Türkiye'nin gelişimine katkı sağlamışlardır. Balkanlarda bıraktığımız akrabalarımızın hala Türkiye'ye duyduğu güven çok önemlidir. Onlar, Türkiye Cumhuriyeti'ne olan bağlılıklarını her zaman ifade etmişlerdir. Türkiye'nin, Balkanlardaki Türk ve Müslüman kardeşlerimizle olan ilişkilerini daha da güçlendirmesi gerekmektedir."
Öne Çıkan Galeriler

Öne Çıkan Videolar
-
01:44
-
00:18
-
01:32
-
00:07
-
00:21
En Çok Okunanlar
- Bursa'da tekstil devi süre istedi: İflasın...
- Bursa'da fabrika yangını! Kara dumanlar...
- Büyük umutlarla kurulan partide deprem!...
- Bursa'da gece yarısı faciadan dönüldü!
- Sofraların vazgeçilmezi şimdi icra yolunda!
- MR cihazının içine çekilerek feci şekilde...
- Bursa'nın 3 mahallesiyle ilgili kritik...
- Bursa bu yıl ilk kez bu seviyeleri...
- Ecelin böylesi! Semaver can aldı
- Kemal Kılıçdaroğlu'nun acı günü!
- Bursa'da lüks sitenin önünde tır...
- Cumhurbaşkanı Erdoğan imzaladı! 52 yıllık...
- Bakan Kurum'u kızdıran olay! Herkesin...
- Düğün dönüşü vahşet! Aynı aileden 3 kişi...
- Altan Öymen'in cenaze törenine damga vuran...