Zayıflama hayali kabusa dönüşmesin

Obezite oranlarındaki artış, cerrahiye başvuruları da artırdı. Ancak deneyim sahibi kişiler tarafından yapılmayan obezite ameliyatları olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Ucuz maliyetler sunarak kazanç sağlamaya çalışan bazı merkezlerin günde 8-10 operasyon yaptığı belirtiliyor.

OBEZİTE CERRAHİSİNDE UYGULANAN YÖNTEMLER NEYE GÖRE BELİRLENİYOR?
Opr. Dr. Hasan Ökmen Sağlık Bakanlığı protokolüne göre Türkiye'de obezite cerrahisinde 4 tekniğin kullanıldığını söylüyor. Birincisi halk tarafından en çok bilinen tüp mide (mide küçültme olarak da ifade ediliyor), ikincisi by-pass, üçüncüsü duodenal switch, dördüncüsü ise mini gastrik by-pass ameliyatı. Ökmen, bunlardan hangisinin hastaya uygulanması gerektiği kararının hastanın şartlarına göre alındığını belirtiyor:



"Ameliyat kararını vücut kitle indeksine, hastanın yaşına ve varsa ek hastalıklarına göre alıyoruz. Örneğin; genç bir hasta geldi. Vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde ama ek bir hastalığı yok. Tansiyon, şeker için herhangi bir ilaç kullanmıyor. O kişi tüp mide ameliyatı oluyor. Ama hasta geldi, biraz yaşı var. Ciddi hipertansiyon hastalığı, diyabeti var. Kolesterolü yüksek. Bunda by-pass ameliyatlarını tercih ediyoruz. Kişinin yaşam tarzı da çok önemli. Mesela hastanın tatlı ve karbonhidrat bağımlılığı varsa, ciddi mide reflüsü varsa, yüksek kalorili beslenmeye devam edeceğinden şüpheleniyorsak by-pass ameliyatlarını tercih ediyoruz."



Obezite cerrahisinin korkutan hatası: Kaçak



Opr. Dr. Hasan Ökmen obezite cerrahisinin diğer cerrahi yöntemlere göre daha zor bir alan olduğuna vurgu yapıyor. Obez bireylerin ameliyatıyla normal bireylerin ameliyatı arasında fark olduğunu söylüyor. "Normal hastalara göre yağ dokuları çok fazla, karaciğerleri daha büyük, çalışma alanı biraz dar" diye anlatıyor. Laparoskopik yöntemlerle yapılan bu zor ameliyatları uygulayan cerrahların deneyim sahibi hekimler olması gerektiğini dile getiriyor. Ameliyat öncesinde, sırasında ve sonrasında izlenecek yolun tecrübeli kişilerce takip edilmesi gerektiğinin önemine dikkati çekiyor. Ökmen'e göre olumsuz bir durumla karşılaşmamak için öncelikle belirlenen kriterlere uygun kişilere obezite cerrahisi uygulanmalı. Kriterlerin dışında kalan kişilerin sırf kolay yoldan zayıflamak için bıçak altına yatması doğru değil. Obezite cerrahisi uygulamaları ve sonrasında ortaya çıkan sorunları da anlatıyor. Bunların başında ise fistül yani kaçak geliyor. "Biz cerrahları en çok korkutan şey fistül komplikasyonlarıdır. Halk arasında buna kaçak, sızıntı da deniliyor.



Kaçak ne demek? Tüp mide ameliyatından örnek verelim. Midenin yüzde 80'ini çıkarıyoruz. Geride kalan muz şeklindeki küçük mideyi kesip zımba dediğimiz aletlerle kapatıyoruz. Yaklaşık bir 30 santimlik zımba hattı oluyor. O hattan milimetrik küçük bir yerden karnın içine yediği gıdaların kaçması, hastanın yuttuğu tükürüğün bile kaçması ciddi sıkıntılara, hayati risk oluşturacak komplikasyonlara sebep olabiliyor." Oluşabilecek bir sızıntı ciddi enfeksiyonlara yol açıyor. "Karın içi steril bir bölge, orada bakteri ya da virüs yok. Mideden kaynaklanan sızıntı ile meydana gelen enfeksiyon lokal de olabilir, karın içinde de kalabilir ya da kan yoluyla tüm vücuda da yayılabilir" diyor Ökmen.

Eklenme: 2023.05.04 14:06
Son Güncellenme: 2023.05.04 14:11
Kategori: Yaşam

Öne Çıkan Galeriler

2024'ün en çok aratılan yemek tarifleri!
2024'ün en çok aratılan yemek tarifleri!