Bursa'nın dilden dile aktarılan efsaneleri
Evliyalarıyla ünlü Bursa'nın, en eski zamanlarından bu yana anlatılan öyle çok efsanesi var ki... Karagöz ve Hacivat'tan tutun da dillere destan, dünyaca bilinen hamamlarına kadar ulaşır bu söylenceler. Şehrin nasıl kurulduğu, semtlerinin adının nereden geldiği, vakt-i zamanında Bursa'da yaşayan kişilerin kente kattıkları, tarihi yapılarının gizemleri gibi bilgiler hep bu söylencelerde gizlidir. Bazıları, yaşlı genç herkes tarafından anlatılır, söylenir de bazıları az bilinir, daha az dillendirilir. İşte Bursa efsaneleri...
Hazreti Süleyman, bu söze de mührünü basmış. Son sözü kendi alıp "Ey benim vezirlerim bu yerlerin bir insan eksiği var dediğiniz gibi bu güzellikleri görüp duyacak biri olsaydı böyle kaybolup gitmezdi, bu bir. Üstelik bunlara her güzellikten üstün insan güzelliği katılırdı, bu iki. Şimdi siz de benim bu sözüme bir mim koyarsınız; şu yaylaları yurt edinelim, saray yaptıralım, köşkü beraber içinde bahçesi, suyu beraber... Bu saraya güzeller güzeli Belkıs'ın tahtını kuralım, bu bahçeye de dilediği gülü, bülbülü konduralım" demiş. Vezirler mim koymaya kalmadan bir taş, dile gelip "Belkıs, Belkıs" diye inim inim inlemiş. Hazreti Süleyman o saatten tezi yok perilerini başına toplayarak konuşacakken perilerden biri niyetini anlamış. Başlamış anlatmaya: "Ya Süleyman; 'Can Kavmi' denilen bir kavim buralara bir şehir kurmuş ama "Cin" kavmi denen bir kavim de bu şehre göz koymuş. Bin yıl dövüştüler, sonu ne onlara kaldı ne bunlara. Tufan gelip sular altında bıraktı şehri. İşte bu dağın eteğinde gördüğün göller göl değil, tufanda göllenip kalmış sudur. O şehir de sözüm ona bu göllerden birinin altında yatıp duruyor". Hazreti Süleyman bunları duyunca Mühr-ü Süleyman'ı basmış. Vezirler de birer mim koymuşlar söze. Bunun üzerine su perileri sulara dalmış, suları boşaltıp can şehrini çıkartmışlar. Dağ perileri dağlara tırmanıp getirecekleri kadar mermer taş, mermer direk, bir saray kurmuşlar. Onlar köşkü ile, bahçesi ile, suyu ile periler uğraşırken; Hazreti Süleyman, kuşun kanadında dört bir yana haber gönderip cümle ela gözlülere "buyur" etmiş. Nerede var, nerede yok ela gözlüler de gelmiş bu şehre yerleşmiş. Belkıs Sultan da varmış sarayına, tahtına kurulmuş. Şehir de şehir olmuş. Sağ vezir sağ gözüyle görmüş. "Cennet burası" demiş. Meğer sol vezirin kulağı biraz ağır işitirmiş. Sağ vezirin sözünü "Cennet Bursa" anlamasın mı? O gün bugün bu şehrin adı "Bursa" kalmış.
Eklenme: 2025.04.25 16:38Son Güncellenme: 2025.04.25 17:18
Kategori: Haber
Öne Çıkan Galeriler
