Çocukken radyodan dinlediği tamburdan etkilenen Bursalı lutiye oldu

Sanata olan tutkusu ailesinden gelen ve henüz 11 yaşındayken TRT 4'te dinlediği Necdet Yaşar'ın tambur icrasından etkilenerek müziğe ilk adımını atan, Ankara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunu 38 yaşındaki Kahraman Aydoğan, üniversite yıllarında TRT Ankara Gençlik Korosu'nda yer aldı. Aynı zamanda alanında uzman kişilerden ders alarak enstrüman yapım aşamalarını da öğrenen Aydoğan, 2012'de kendi atölyesini açmaya karar verdi. Nilüfer ilçesindeki atölyesinde ut, lavta, tambur, çello, gamba gibi çeşitli enstrümanlar üretip aynı zamanda müzisyenlerin enstrümanlarını tamir eden lutiye Aydoğan'ın ürünleri Türkiye'nin dört bir yanından talep görüyor. Aydoğan, AA muhabirine, küçükken Antalya'da yaşadıklarını, annesinin de mahalli ses sanatçısı olduğunu söyledi. Evlerinde radyodan sürekli türkülerin çalındığını anlatan Aydoğan, 11 yaşındayken tambur çalmak istediğini ancak o dönem Antalya'da istediği tamburu bulamadığını, lutiye Haydar Bilen'in atölyesine giderek ut alıp müziğe başladığını dile getirdi. Güzel sanatlar lisesi resim bölümünde okuduğunu belirten Aydoğan, "Müzik bölümünden arkadaşlarım vardı. Onlarla beraber işte ufak ufak dinletilere falan çıkarak devam etti yolculuğumuz. Oradan üniversite ve gençlik korosu derken müzik hep hayatımda vardı." dedi. Aydoğan, üniversite yıllarında hem TRT Ankara Gençlik Korosu'na yer aldığını hem de çalgı yapımı konusunda ustalardan dersler aldığını belirterek, şöyle devam etti: "2008 yılında öğrenciyken kendi yaptığım sazlar vardı. Ut, tambur, lavta çalıyor, klasik müzikle uğraşıyordum. O dönem aynı zamanda TRT Ankara Gençlik Korosu'na devam ediyordum. Normalde sanat tarihçisiyim ama enstrüman yapmak istedim. 'En güzelini kendim yapabilir miyim' diye başladım. Bir bağlama atölyesine girdim. Rahmetli Mutahhar Aydınol ilk ustam. O bana yardımcı oldu, enstrüman yapım aşamalarını öğretti onunla beraber başladım. Onun çıraklığını yaptım belli bir müddet." Enstrümanlarında en az 5 yıl kurutulmuş ağaçları kullanıyor Atölyesinde ağırlıklı olarak ut yaptığını ifade eden Aydoğdu, bunun yanında lavta, tambur, çello, gamba ve yüksek kaliteli sazları da talebe göre ürettiğini dile getirdi. Aydoğan, enstrümanlar için farklı ağaç türleri tercih ettiğini anlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çello, gamba gibi batı müziği, barok müzik enstrümanlarında kullanılan ağaç çeşidi çok azdır. Kasası akçaağaç çeşitlerinden yapılır. Bosna, İran akçaağaçları kullanılabilir. Kapak ladin cinsi olur, İsviçre ve Alman ladini tercih edilebilir. Klavyeleri abanoz oluyor genellikle. Burgu ve fiksleri de aynı şekilde akçaağaç, abanoz ve ladinden oluşan bir enstrüman. Ut, tambur, lavta gibi bizim klasik sazlarımızda ağaç çeşitliliği çok fazla. Meşe, kabak gibi böyle çok hafif ve kof ya da çatlamaya elverişli çalışan, ne kadar kurutulursa kurutulsun meşe gibi çalışan ağaçları kullanmıyoruz. Onun haricinde meyve ağaçları, tropikal ağaçlar, egzotik ağaçlar, bizim yerli kayın, gürgen, kestane, dut gibi ağaçlar da kullanılıyor. Enstrüman yapımcılığında öncelikli olarak yapımcının katiyen en az 5 yıl kurumuş ağaç kullanması lazım." Geleneğe sadık kalarak enstrümanları ürettiğini belirten Aydoğdu, "İyi bir enstrümanın cilasıyla beraber yaklaşık 2,5 aylık bir süre zarfında çıkması en iyisidir. Tabii acele ediyorlar. Biz de onlara uymak zorunda kalıyoruz. 1 ayda da çıktığı oluyor ama sazı izlemek, bakmak lazım. Yani gözetim altında iyi bir enstrüman yapıldığı zaman çok daha iyi sonuçlar alınabiliyor." ifadelerini kullandı. Aydoğan, Türkiye'nin dört bir yanından gelen taleplere göre enstrüman yaptığını ve tamir ettiğini, bu işi hakkıyla yapacak kişilere dersler verdiğini de sözlerine ekledi.